19 Mart 2025

500 Deyim Bulmaca Oyunu

 












Türkçemizde en çok kullanılan 500 deyimden her sefer 10 tanesi soruluyor. Kolay gelsin


TAM EKRAN AÇ

****************

500 Deyim:


1-Abayı sermek

Uzun süre yerleşip kalmak.


2-Abayı yakmak

Birine aşırı bir biçimde gönül vermek, tutulmak, âşık olmak.


3-Açık kapı bırakmak

Gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.


4-Ağız değiştirmek

Önce söylediğini başka türlü anlatmak.


5-Akla karayı seçmek

Bir işi başarıncaya değin çok sıkıntı çekmek, güçlüklerle karşılaşmak.


6-Akla hayale gelmemek

İnanılmamak


7-Aklına geleni yapmak

Her istediğini önünü sonunu düşünmeden yapmak.


8-Aklını peynir ekmekle yemek

Düşüncesizce davranmak, delice işler yapmak.


9-Aklından çıkarmamak

Sürekli hatırlamak, unutmamak


10-Aralarından kara kedi geçmek

Dostluk bağlarının gevşemesi, soğukluk girmesi.


11-Arpacı kumrusu gibi düşünmek

İçinde bulunduğu sorunu nasıl çözeceğini uzun uzun düşünmek.


12-Asıp kesmek

İşbaşında bulunan bir kimse yasayı çiğneyerek sert davranmak.


13-Aşık atmak

Yarışmak, yarış etmek.


14-Ayağını yorganına göre uzatmak

Giderini gelirine uydurmak.


15-Ayakları geri geri gitmek

Bir yere istemeye istemeye gitmek.


16-Baklayı ağzından çıkarmak

Gizli tuttuğu şeyleri açıklamak. 


17-Balık kavağa çıkınca

Gerçekleşme olanağı bulunmayan şeyin gerçekleşebileceği kabul edilirse.


18-Bam teline basmak

Birinin çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek.


19-Benzine kan gelmek

Sağlıklı duruma gelmek, canlanmak


20-Bıyık altından gülmek

Birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek.


21-Bindiği dalı kesmek

Kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi farkında olmadan yararsız duruma getirmek


22-Bir dediği bir dediğini tutmamak

Söyledikleri birbirine uymamak, tutarsız konuşmak.


23-Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak

Söylenen söze önem vermemek.


24-Boyunun ölçüsünü almak

Kendi yetersizliğini, beceriksizliğini anlamak.


25-Bozuk çalmak

Canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak.


26-Buluttan nem kapmak 

En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak. 


27-Burnunda tütmek

Çok özler, çok arar, çok ister olmak.


28-Burnundan kıl aldırmamak

Kendisine söz söyletmemek, çok huysuz ve kibirli olmak.


29-Can evinden vurmak 

En etkileyici yönünden saldırmak.


30-Canı burnuna gelmek

Bir şey yaparken çok zorluk çekmek.


31-Canını dişine takmak

Her tehlikeyi göze alarak işe girişmek.


32-Cehenneme atsalar odun yaş diye bağırır

Her şeye itiraz eder,çok densizdir, hiçbir durumu beğenmez.


33-Cendereye sokmak

Manevi baskı altına almak.


34-Çamura bulaşmak

Kirli ve uygunsuz bir işe karışmak.


35-Çetele tutmak

Hesap tutmak amacı ile bir yere çizgiler çizmek.


36-Çil yavrusu gibi dağılmak

Toplu olarak bulunan insanların her biri bir yana dağılmak. 


37-Çizgisinden sapmamak

Görüşlerinden vazgeçmemek, kararlı davranmak.


38-Çizmeyi aşmak

Bilmediği, aklının ermediği, yetkisinin dışındaki bir işe kalkışmak.


39-Çorap söküğü gibi gitmek

Başlayan bir iş veya birbirine bağlı birçok iş arka arkaya ve kolayca sürüp gitmek.


40-Çorbada tuzu bulunmak

Bir iş veya görevde az da olsa emeği geçmiş olmak.


41-Çürük tahtaya basmak

Tedbirsizlik edip sonu tehlikeli olabilecek bir işe girişmek.


42-Daldan dala konmak

Çok sık, düşünce ya da konu değiştirmek.


43-Dal gibi kalmak

Vücudu çok zayıflamak.


44-Deveye hendek atlatmak

Birine yapılması çok zor, hemen hemen imkânsız olan işleri yaptırabilmek.


45-Dikiş tutturamamak

Bir işte veya bir yerde herhangi bir sebeple uzun süre kalamamak


46-Dil dökmek

Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek.


47-Dile getirmek

Belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek.


48-Dilinde tüy bitmek

Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak.


49-Diline düşmek

Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek.


50-Dilini tutamamak

Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak.


51-Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak

Daha iyi bir şey elde etmek uğruna elindekini de yitirmek.


52-Dört duvar arasından kalmak

Evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak.


53-Dumanı tepesinden çıkmak

Çok öfkelenmek.


54-Dut yemiş bülbüle dönmek

Neşe ve konuşkanlığını yitirmek, susmak.


55-Dünya başına yıkılmak

Çok sıkılmak, umutlarını yitirmek.


56-Dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak

İnsanın başına neler gelebileceğini öğretmek veya öğrenmek.


57-Dünyalara değişmemek

Her şeyden daha fazla sevmek


58-Dünyayı tozpembe görmek

Üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak.


59-El ayak çekilmek

Ortalıkta kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek.


60-El değiştirmek

Bir şeyin kullanımı veya mülkiyeti bir kimseden başka bir kimseye geçmek.


61-Elden düşürmemek

Bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek


62-Eli boş dönmek

Umduğunu alamadan dönmek 


63-Esamisi okunmamak

Kendisine değer verilmemek, adı anılmamak.


64-Eşeğini sağlam kazığa bağlamak

İşini güven altına almak.


65-Eşiğine yüz sürmek

Bir dilekte bulunmak için bir kişiye yalvarmaya gitmek.


66-Etekleri zil çalmak

Büyük sevinç içinde bulunmak


67-Eteğindeki taşı dökmek

Bütün bildiklerini açıklamak 


68-Etek öpmek

Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek 


69-Etliye sütlüye karışmamak

Hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak.


70-Ezbere iş görmek

İncelemeden gelişigüzel yapmak 


71-Faka basmak

Aldatılmak, uzağa düşmek.


72-Fareler cirit oynamak

Bir yerde hiç insan bulunmamak, o yer çok ıssız olmak.


73-Ferman dinlememek

Yasa, kural, yol yöntem tanımamak.


74-Fincancı katırlarını ürkütmek

Zararı dokunabilecek bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak.


75-Forsunu yitirmek

Etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek. 


76-Fos çıkmak

Bir işin sonu gelmemek, boş çıkmak


77-Foyası meydana çıkmak

Bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak.


78-Gafil avlamak

Umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek.


79-Gam çekmek

Tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek.


80-Gam yememek

Tasa etmemek, kaygılanmamak, üzülmemek.


81-Gazel okumak

Oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.


82-Geceyi gündüze katmak

Aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek.


83-Gemi azıya almak

Söz dinlemez olmak. 


84-Gemisini yürütmek

Bir işi hiçbir engel tanımadan sürdürmek. 


85-Gık dememek

Sesini çıkarmamak, karşı çıkmamak yakınmamak.


86-Gına gelmek

Usanmak, bıkmak.


87-Gırgıra almak

Biriyle alay etmek.


88-Göbeği çatlamak

Birçok güçlükleri yenmek için çok uğraşmak. 


89-Göğsü kabarmak

Övünç duymak, kıvanmak, iftihar etmek.


90-Göğüs geçirmek

Üzülerek erinden soluk almak.


91-Gökten zembille mi indi?

Neden başkalarına tanınmayan haklar ona tanınıyor.


92-Göklere çıkarmak

Aşırı ölçüde övmek.


93-Gölge düşürmek

Bir şeyin değerini veya ününü azaltacak işler yapmak.


94-Gönül almak

Kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek.


95-Göz boyamak

Kandırmak, yanıltmak, gösterişle aldatmak.


96-Gözlerini fal taşı gibi açmak

Şaşkınlıkla, hayretle bakmak. 


97-Göz nuru dökmek

Fazla emek sarf etmek. 


98-Gözü açılmak

İyiyi kötüyü veya kendisine yarayanı ayırt eder duruma gelmek.


99-Gözünü daldan budaktan sakınmamak

Tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek. 


100-Gözünü dört açmak

Aldanmamak için çok uyanık bulunmak.


101-Halep oradaysa arşın burada

Gereken koşullar hazır,hadi yap görelim.


102-Hacet kalmamak

Gereği olmamak.


103-Hâlden anlamak

Bir kimsenin içinde bulunduğu güç durumu anlayarak sezip anlayış göstermek.


104-Hangi dağda kurt öldü?

Nasıl oldu da böyle umulmadık güzel bir davranışta bulundun?


105-Hâli kalmamak

Gücü, takati, eski durumu olmamak.


106-Hallaç pamuğu gibi atmak

Toplu durumda bulunan kişi veya nesneleri darmadağın etmek.


107-Hapı yutmak

Kötü bir duruma düşmek.


108-Havanda su dövmek

Boşuna uğraşmak.


109-Havsalası almamak

Aklı kabul etmemek. 


110-Her boyaya girip çıkmak

Çeşitli işlerde kısa süre de olsaçalışmış olmak.


111-Her kafadan bir ses çıkmak

Bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak.


112-Her telden çalmak

Birçok konuda bilgisi olmak.


113-Hevesi kalmamak

Şevki kırılmak, isteği kalmamak.


114-Hevesi kursağında kalmak

İstediği, imrendiği şeyi elde edememek.


115-Hevesini almak

İstediği, imrendiği şeyi elde ederek ona doymak.


116-Heyheyleri tutmak 

Çok sinirlenmek.


117-Huyuna suyuna gitmek

Birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak.


118-Huyunu suyunu değiştirmek

Eskisine göre değişik davranmasına sebep olmak.


119-Hüsrana uğramak

Beklenilen sonucun elde edilememesi sebebiyle çok üzülmek, acı çekmek.


120-Icığını cıcığını çıkarmak

En küçük ayrıntısına kadar incelemek, didik didik etmek.


121-Isıtıp ısıtıp önüne koymak

Daha önce geçmiş bir olayı, bir işi, ileri sürülmüş bir düşünceyi sık sık tekrarlamak.


122-Iskartaya çıkarmak

Değersiz bularak bir yana atmak.


123-Işık almak

Güneş ışığından yararlanır durumda olmak.


124-İbret almak

Bir olaydan deneyim kazanmak, ders almak.


125-İç açmak

Gönle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak.


126-İç çekmek

Üzüntüyle derinden soluk almak.


127-İçine kurt düşmek

Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.


128-İçi açılmak

Güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak.


129-İçi bayılmak

Çok acıkmak.


130-İçi cız etmek

Ansızın içi sızlamak.


131-İçi daralmak

Sıkılmak, bunalmak.


132-İçi dayanmamak

Düşündüğünü Acıklı bir durumu kaldıramamak.


133-İçi dışına çıkmak

Kusacak duruma gelmek. 


134-İçi erimek

Kaygı duymak, çok üzülmek.


135-İçi gitmek

Bir şeyi yapmayı veya elde etmeyi çok istemek.


136-İçi içine sığmamak

Telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak.


137-İçi kan ağlamak

Çok üzüntü duymak.


138-İçi kazınmak

Açlıktan midesinde eziklik duymak


139-İçi parçalanmak

Birine acıyarak çok üzülmek.


140-İçi rahat etmek

Kaygı duyulacak bir konu bulunmadığını öğrenerek ferahlamak.


141-İçi sızlamak

Çok üzülmek.


142-İçi yanmak

Büyük bir acı, sıkıntı vb nedenlerle çok üzülmek


143-İçinden geçirmek

Bir şeyi yapmayı düşünmek.


144-İçinden gelmek

Bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak.


145-İçine atmak

Sıkıntısını kimseye belli etmemek. 


146-İçine daralma gelmek

Sıkıntı basmak, sıkılmak.


147-İçine doğmak

Bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önceden sezinlemek, malum olmak.


148-İçtikleri su ayrı gitmemek

Çok iyi arkadaş olmak. 


149-İçine kapanmak

Çevresindeki kişilerle ilgi kurmamak, duygularını kimseye açmamak.


150-İçine kurt düşmek

Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.


151-İçine sinmek

İsteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak.


152-İçini ısıtmak

Hoş, tatlı ve huzur verici duygular uyandırmak, coşku vermek.


153-İçini karartmak

Bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek.


154-İçini kemirmek

Bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak.


155-İçini okumak

Birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak.


156-İğne deliğinden Hindistan’ı seyretmek

Küçük bir olaydan büyük gerçeklere ulaşacak kadar keskin bir kavrayışı bulunmak.


157-İğne ile kuyu kazmak

Yetersiz araçlarla, sabırlı bir biçimde çalışıp çok güç olan bir işi başarmaya çalışmak.


158-İğne ipliğe dönmek

Çok zayıflamak.


159-İki arada bir derede kalmak

Sıkışık, zor şartlar altında kalmak. 


160-İki ayağını bir pabuca sokmak

Birini bir işi hemen yapması için çok sıkıştırmak.


161-İki ateş arasında kalmak

Zor bir durumda karar verememek.


162-İki gözü iki çeşme ağlamak

Sürekli ve çok ağlamak.


163-İki karpuzu bir koltuğa sığdırmak

Aynı anda iki işi veya görevi yapmak


164-İki yakası bir araya gelmemek

Geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak, borçtan kurtulamamak.


165-İnce eleyip sık dokumak

Bir şeyi bütün ayrıntılarıyla araştırmak, gözden veya elden geçirmek.


166-İn cin top oynamak

Hiçbir canlı varlık bulunmamak.


167- İncir çekirdeğini doldurmamak

Çok az veya çok önemsiz olmak.


168-İpe sapa gelmemek

Akla yakın olmamak veya birbirini tutmamak.


169-İpe un sermek

Geçersiz birtakım nedenler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.


170-İpliği pazara çıkmak

Bir kimsenin kötü niteliğinin zamanla ya da bir olay sonrasında anlaşılması.


171-İpleri koparmak

Bağlı bulunduğu kuruluşla veya yakınlığı bulunan kişilerle ilişkisini kesmek.


172-İpin ucunu kaçırmak

Yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek.


173-İple çekmek

Birini ölçülü davranmaya zorlamak.


174-İstifini bozmamak

Aldırış etmeyip durum ve davranışını değiştirmemek.


175-İşi Allah’a kalmak

Kimsenin kendisine yardım etmediği bir durumda, çaresiz kalmak.


176-İş başa düşmek

Kendi işini kendi görmek zorunda kalmak.


177-İş çığırından çıkmak

Bir iş amacından saparak düzeltilmesi güç bir durum almak


178-İş sarpa sarmak

İş, içinden çıkılması zor bir duruma gelmek.


179-İşi aksi gitmek

İstenilen sonucu elde edememek.


180-İşkembeden atmak

Uydurarak söylemek.


181-İz bırakmak

Etkisini kalıcı bir duruma getirmek


182-İzinden yürümek

Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek.


183-Jetonu geç düşmek

Konuşulan veya sözü edilen konuyu geç anlamak, geç intikal etmek.


184-Kabak başına patlamak

Birçok kimsenin ilgili olduğu olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek.


185-Kabak tadı vermek

Aşırı tekrarlanması, sürdürülmesi yüzünden bir şeyden bıkkınlık duyarak onu istemez duruma gelmek.


186-Kabına sığmamak

Duygularına engel olamayıp taşkın davranışlarda bulunmak.


187-Kabir azabı çekmek

Çok sıkılmak, üzülmek.


188-Kabuğuna çekilmek

Dışarısı ile olan ilişkilerini kesmek, kimse ile görüşmemek.


189-Kafa patlatmak

Bir konu üzerinde pek çok düşünmek.


190-Kafa sallamak

İkaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek.


191-Kaf ası kazan gibi olmak

Gürültülü şeyler dinlemekten rahatsız olmak.


192-Kafası bozulmak

Öfkelenmek, kızmak.


193-Kafasına dank etmek

Bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak.


194-Kafasına koymak

Bir şey yapmaya kesin karar vererek zamanını beklemek.


195-Kâğıt üzerinde kalmak

Yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak.


196-Kalburla su taşımak

Verimsiz, sonuçsuz bir işle uğraşmak.


197-Kale almamak

Önem vermemek, hesaba katmamak, sözünü etmeye değer bulmamak.


198-Kaleyi içinden fethetmek

Davasını karşı taraftan birinin yardımıyla kazanmak.


199-Kalıbını basmak

Bir şeyi güvenle doğrulamak.


200-Kalıbının adamı olmamak

Görünüşünden beklendiği gibi olmamak.


201-Kalıptan kalıba girmek

Çıkar sağlamak için her duruma uymak.


202-Kanadı altına almak

Korumak, himayesine almak. 


203-Kanat germek

Koruması altına almak, himaye etmek.


204-Kan beynine sıçramak

Çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.


205-Kancayı takmak

Bir kimsenin kötülüğü için uğraşmak. 


206-Kan ter içinde kalmak

Çok terli, yorgun ve perişan bir durumda olmak.


207-Kapağı atmak

Sıkıntısız, rahat bir yere sığınmak, kaçıp kurtulmak.


208-Kapı aralamak

Bir konuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak.


209-Kapıda kalmak

İçeri girememek.


210-Kapıları kapamak

Bütün ilişkileri kesmek veya anlaşma ortamını ortadan kaldırmak.


211-Kapısını aşındırmak

Yanına çok sık gitmek.


212-Kapıyı göstermek

Kovmak, uzaklaştırmak.


213-Kara çalmak

Birine iftira etmek, kara sürmek.


214-Karda gezip izini belli etmemek

Kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek.


215-Kargadan başka kuş tanımamak

Bildiğinden veya öğrendiğinden kesinlikle şaşmamak.


216-Karıncayı bile ezmemek

Çok merhametli, ince duygulu olmak.


217-Karnı zil çalmak

Çok acıkmış olmak.


218-Kaş göz işareti yapmak

Kaş ve gözle bir şeyler anlatmak, dikkat çekmek.


219-Kaşık çalmak

İştahla veya çabuk yemek.


220-Kaşıkla verip kepçeyle geri almak

Yaptığı bir iyiliğin acısını çıkarırcasına davranmak.


221-Kaşıkla yedirip, sapıyla göz çıkarmak

Yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.


222-Kaşlarını çatmak

Kızmak, öfkelenmek.


223-Kaş yapayım derken göz çıkarmak

İşi düzelteyim derken büsbütün bozmak.


224-Keli görünmek

Kusuru ortaya çıkmak.


225-Kelleyi koltuğuna almak

Ölümü göze almak.


226-Kelleyi vermek

Canını feda etmek.


227-Kemer sıkmak

Sıkı para politikası anlayışıyla daha az tüketmek.


228-Kök söktürmek

Uğraştırmak, güçlük çıkarmak.


229-Kökünden halletmek

Herhangi bir konuyu veya sorunu temelden çözümlemek.


230-Kökünü kazmak

Bir daha üreyemez duruma getirmek, hiçbir kalıntısını bırakmamak, yok etmek.


231-Kraldan çok kralcı olmak

Birinin davasını ondan daha çok savunur olmak.


232-Kulağı ters taraftan göstermek

Kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak.


233-Kulağına girmemek

Söylenilen sözlere önem vermemek, söylenenleri anlamamak, benimsememek.


234-Kulağına kar suyu kaçmak

Bir duyum almak.


235-Kulak kesilmek

Büyük bir dikkatle dinlemek.


236-Kulp takmak

Bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak.


237-Kuş gibi çırpınmak

Çaresizlik içinde telaşlı davranmak.


238-Kuş uçurmamak

Hiçbir şeyin veya kimsenin kaçmasına, geçmesine imkân vermemek.


239-Külahını ters giydirmek

Çok kurnaz olmak.


240-Külahları değişmek

Tehdit ederek bozuşmak.


241-Küpünü doldurmak

Eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek.


242-Kürek kadar dili olmak

Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.


243-Laf altında kalmamak

Kendisini rahatsız bir duruma düşüren söze gereken karşılığı verip durumu düzeltmek.


244-Laf işitmek

Azarlanmak, birisi kendisine darılmak


245-Lafa karışmak

Biri veya birileri konuşurken bir başkası konuşmak, konuşmaya katılmak.


246-Lafa tutmak

Yersiz, zamansız ve sürekli konuşarak meşgul etmek, oyalamak.


247-Lokmasını saymak

Sofrada yemek yiyen bir kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek.


248-Lügat paralamak

Konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak.


249-Mahalleyi ayağa kaldırmak

Bağırıp çağırarak konu komşuyu tedirgin etmek.


250-Mantar gibi yerden bitmek

Birdenbire veya kendiliğinden ortaya çıkmak.


251-Masal okumak

İnandırıcı olmayan, oyalayıcı sözlerle kandırmaya çalışmak.


252-Masrafa girmek

Bir iş veya yapım için çok para harcamak.


253-Mekik dokumak

İki nokta veya durum arasında sürekli gidip gelmek.


254-Meteliğe kurşun atmak

Parası kalmamak, hiç parası olmamak.


255-Metelik vermemek

Değer ve önem vermemek, umursamamak, aldırış etmemek.


256-Meydan okumak

Korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmak.


257-Meydana çıkarmak

Açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek.


258-Meydana getirmek

Olmasını sağlamak, oluşturmak.


259-Meydanı boş bulmak

Kendisini engelleyecek kimse görmeyerek aşırı davranışlarda bulunmak.


260-Mum tutturmak

Aşırı disiplin altına almak.


261-Mumla aramak

Çok isteyerek ve özlemle aramak. 


262-Muradına ermek

İsteğine kavuşmak, dileği gerçekleşmek, arzusu yerine gelmek 


263-Mürekkep yalamak

Çok okumuş, yazmış olmak 


264-Nabzına göre şerbet vermek

Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak yolda davranmak.


265-Nabzını tutmak

Düşüncesini, niyetini, eğilimini anlamaya çalışmak.


266-Nabzını yoklamak

Niyetini, düşüncesini, eğilimini anlamaya çalışmak.


267-Nalıncı keseri gibi kendine yontmak

Yaptığı işlerde hep kendi çıkarını düşünmek.


268-Nefes aldırmamak

Dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek.


269-Nefes tüketmek

Uzun uzun ve boş konuşmak.


270-Nefesini tutup beklemek

Heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek.


271-Ne oldum delisi olmak

Ummadığı bir duruma beklemediği bir anda ulaşan kimse çok şımarmak.


272-Not tutmak

Biri söz söylerken başkası onun söylediklerini yazmak.


273-Notunu vermek

Bir kimse için kötü bir kanıya varmak


274-Ocağı batmak

Yuvası yıkılmak veya soyu tükenmek


275-Ocağına düşmek

Birine koruması için sığınmak veya yardım etmesi için yalvarmak


276-Ocağına incir dikmek

Birinin evini barkını dağıtmak


277-Ok yaydan çıkmak 

Geri dönülemeyecek bir iş yapmak 


278-Olmayacak duaya amin demek

Gerçekleşmeyecek, sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak


279-On paraya on takla atmak

Az miktar para kazanmak için onursuzca bir sürü şey yapmak.


280-On parmağında on marifet olmak

Elinden her iş gelmek, çok becerikli olmak.


281-O tarakta bezi olmamak

O şeyle ilgisi olmamak.


282-Oyuna gelmek

Aldatılmak.


283-Oyunun kurallarını bilmek

Yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgisi olmak.


284-Ölçüyü kaçırmak

Yiyip içmekte veya davranışlarda aşırı gitmek.


285-Ölümü göze almak

Elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak.


286-Ömür çürütmek

Uzun zaman emek vermiş olmak veya boşuna vakit geçirmiş olmak.


287-Ömrü vefa etmemek

Bir sonuca ulaşmadan ölmek.


288-Ömrüne ömür katmak

Sevinmesine, mutlu olmasına sebep olmak.


289-Öpüp başına koymak

Bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak.


290-Pabucunu ters giydirmek

Güç bir duruma sokarak telaş içinde kaçırmak.


291-Pabucu dama atılmak

Kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek.


292-Pabuç kadar dili olmak

Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.


293-Paçayı kurtarmak

Kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak.


294-Paha biçmek

Değerini tahmin etmek veya belirlemek.


295-Pahalıya mal olmak

Çok para, özveri, emek gerektirmek. 


296-Paniğe kapılmak

Çok korkmak.


297-Palavra atmak

Abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek.


298-Para saçmak

Gereğinden çok para harcamak.


299-Parasını sokağa atmak

Değeri olmayan bir mala para vermek.


300-Parasıyla rezil olmak

Para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak.


301-Paraya kıymak

Gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.


302-Paraya para dememek

Çok para kazanır olmak.


303-Parmağı ağzında kalmak

Çok şaşırmak hayrete düşmek.


304-Parmağında oynatmak

Birine her istediğini yaptırmak, onu kukla gibi kullanmak.


305-Parmağını bile kıpırdatmamak

Bir iş için hiçbir davranışta bulunmamak.


306-Parmak kaldırmak

Bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını açık bırakarak kapalı eli yukarı kaldırmak.


307-Parmak ısırmak

Büyük şaşkınlık duymak.


308-Parmakla gösterilmek

Seçkin ünlü olmak.


309-Papara yemek

Azar işitmek.


310-Patırtıya pabuç bırakmamak

Önemli bir tehlike yaratmayacağını bildiği kışkırtmalara, yıldırmalara aldırmayıp bildiğini yapmak.


311-Parsayı başkası toplamak

Bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak.


312-Pılı pırtıyı toplamak

Gitmek üzere bütün eşyalarını toplamak.


313-Pire için yorgan yakmak

Önemsiz bir durum karşısında kızarak kendisine daha büyük zarar verecek davranışta bulunmak.


314-Pireyi deve yapmak

Önemsiz bir olayı büyütmek.


315-Post elden gitmek

Bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak.


316-Posta koymak

Birini korkutmak, gözdağı vermek.


317-Postu kurtarmak

Öldürülme tehlikesini atlatmak.


318-Pot kırmak

Yersiz ve karşısındakine dokunacak söz söylemek, gaf yapmak.


319-Punduna getirmek

Bir şeyi yapmak için uygun zamanı ve yeri seçmek.


320-Pusulayı şaşırmak

Güç bir duruma düşerek ne yapacağını bilememek.


321-Put kesilmek

Sessiz ve hareketsiz bir durum almak.


322-Rafa kaldırmak

Savsamak, artık üstünde durmamak, ihmal etmek.


323-Rahat yüzü görmemek

Hiç rahat etmemek.


324-Rayına girmek

Bir iş, bir girişim düzene sokulmak, iyi bir duruma getirilmek.


325-Rengi atmak

Korku, heyecan vb.  sebeplerle benzi sararmak.


326-Renk vermemek

Duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek.


327-Renkten renge girmek

Korkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak.


328-Rüzgâr ekip fırtına biçmek

Yaptığı bir kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşmak.


329-Rüzgârdan nem kapmak

En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.


330-Saat gibi işlemek

Aksamadan, ara vermeden çalışmak.


331-Saati saatine uymamak

Durumu, huyu sık sık değişmek.


332-Sabrı taşmak

Artık katlanamaz, dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak.


333-Saçına ak düşmek

Saçı ağarmaya başlamak, yaşlanmak.


334-Saçını başını yolmak

Çok üzülmek, üzüntüsünden dövünmek.


335-Saçını süpürge etmek

Kadın özveri ile çalışıp hizmet etmek.


336-Sağ gösterip sol vurmak

Şaşırtmak.


337-Sağ gözünü sol gözünden sakınmak

Çok kıskanç olmak.


338-Safra bastırmak

Açlığını yatıştıracak kadar az bir şey yemek.


339-Sakalı ele vermek

Başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek.


340-Sakalına kar yağmak

Sakalı aklaşmaya başlamak.


341-Sallantıda bırakmak

Bir şeyi sonuca bağlamamak, savsaklamak.


342-Sallantıda kalmak

Bir çözüme bağlanmamak.


343-Saman altından su yürütmek

Belli etmeden iş çevirmek, ortalığı karıştırmak.


344-Sarpa sarmak

Güçlükler ortaya çıkmak, çözülmesi çok güç bir duruma gelmek.


345-Sepet havası çalmak

İşinden çıkarmak, sepetlemek.


346-Sermayeyi kediye yüklemek

Parasını yiyip bitirmek.


347-Sevinci kursağında kalmak

Bir engel sebebiyle hayal kırıklığına uğramak.


348-Sevinçten havalara uçmak

Çok sevinmek.


349-Seyirci kalmak

Bir olay karşısında hiçbir tepki göstermeyerek işe karışmamak.


350-Sıfırdan başlamak

En baştan, hiçbir şeye sahip olmadan bir işe girişmek.


351-Sıfırı tüketmek

Yoksul duruma gelmek, yoksullaşmak.


352-Sırra kadem basmak

Bir kimse ortalıktan yok olmak, ortalıkta görünmemek.


353-Sırtından geçinmek

Geçimini bir kimseden sağlamak.


354-Sırtı yere gelmemek

Bir işte herhangi bir zorluk karşısında sarsılmamak, konumunu kaybetmemek, güçlü olmak.


355-Silip süpürmek

Ne var ne yoksa hepsini yemek.


356-Sineye çekmek

Kötü bir davranış, söz veya olaya ister istemez katlanmak.


357-Sinek avlamak

Müşterisi olmayıp boş oturmak.


358-Son kozunu oynamak

Elinde bulunan son imkânı kullanmak.


359-Son noktayı koymak

Bir işte en son sözü söylemek.


360-Soyup soğana çevirmek

Hiçbir şey bırakmamacasına soymak.


361-Söz vermek

Bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek.


362-Sözü ağzına tıkamak

Birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imkân tanımamak.


363-Sözü ağzında gevelemek

Söylemek istediğini söyleyememek.


364-Sözü dağıtmak

Konuşurken birçok konuya değinerek anlatmak isteği konudan uzaklaşmak.


365-Sucuk gibi ıslanmak

Baştan aşağı ıslanmak.


366-Su gibi ezberlemek

Yanlışsız okuyabilecek kadar ezberlemek.


367-Sudan çıkmış balığa dönmek

Herhangi bir sebeple ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak.


368-Suratından düşen bin parça olmak

Öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak.


369-Suratını ekşitmek

Yüzüne memnun olmadığını belirten bir anlam vermek.


370-Suya götürüp susuz getirmek

Herhangi bir işte akıl, zekâ, deneyim ve kurnazlıkla bir diğerini alt etmek.


371-Suya sabuna dokunmamak

Davranışlarını kimseyi incitmeyecek biçimde ayarlamak.


372-Suyuna gitmek

Bir kimseyi sinirlendirmeyecek biçimde davranmak.


373-Sünger çekmek

Bir şeyi hiç olmamış saymak, silmek, silip atmak, unutmak.


374-Sürüden ayrılmak

Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturmak, herkesin yaptığını yapmamak.


375-Sürüncemede kalmak

Bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamamak.


376-Sütüne havale etmek

İşi, beklenen biçimde yapmasını o kişinin vicdanına bırakmak.


377-Şafak atmak

Öfkelenmek.


378-Şeytana pabucu ters giydirmek

Çok kurnaz olmak.


379-Şeytanın bacağını kırmak

Uğursuzluğu, şanssızlığı, aksiliği yenmek.


380-Şifayı bulmak

Hastalanmak veya hastalığı artmak 


381-Taban tepmek

Uzun yol yürümek.


382-Tabanları yağlamak

Uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak.


383-Tadı damağında kalmak

Hoşa giden, zevk alınan bir şeyi unutamamak.


384-Tadı tuzu kalmamak

Eski zevki kalmamak, yavanlaşmak.


385-Tadına doyum olmamak

Herhangi bir şey çok beğenilmek.


386-Tadında bırakmak

Güzel giden bir şeyi tatsız bir duruma sokacak ölçüsüzlüğe vardırmamak.


387-Takıp takıştırmak

Özenerek süslenmek.


388-Tam adamına çatmak

Olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek.


389-Tam üstüne basmak

Doğru olanı, istenileni bulmak.


390-Tarihe karışmak

Unutulmak, yalnız adı kalmak.


391-Tası tarağı toplamak

Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak.


392-Taşı gediğine koymak

Gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak.


393-Tefe koymak

Biri hakkında alaylı dedikodu yapmak.


394-Tencerede pişirip kapağında yemek

Geçinme konusunda var olanla yetinmek.


395-Tepeden bakmak

Küçümsemek.


396-Tepesinde havan dövmek

Üst katta oturan biri, gürültü yaparak alt kattakini rahatsız etmek.


397-Tepesine binmek

Genellikle kendinden daha güçsüz kimseleri ezmek, kötü davranmak.


398-Tepeden tırnağa süzmek

Herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak.


399-Tepesinden kaynar sular dökülmek

Üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak.


400-Tepesinin tası atmak

Birdenbire çok sinirlenmek.


401-Tereciye tere satmak

Birine çok iyi bildiği bir şeyi öğretmeye kalkmak.


402-Ters düşmek

Aykırı durumda olmak, karşıt olmak


403-Ters tarafından kalkmak

Aksiliği, huysuzluğu, tersliği üzerinde olmak.


404-Tersine dönmek

Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak.


405-Teselli bulmak

Avunmak.


406-Tezgâhı kurmak

İşe başlamak üzere çalışma araçlarını hazırlamak, çalışmaya başlamak.


407-Tıka basa doldurmak

Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak.


408-Tıka basa yemek

Mideye sıkıntı verecek kadar çok yemek.


409-Tilki uykusuna yatmak

Uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak.


410-Tongaya basmak

Kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek.


411-Topa tutmak

Kötü eleştiri amaçlı saldırmak.


412-Toz kondurmamak

Bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi kusursuz göstermek.


413-Tozu dumana katmak

Ortalığı altüst etmek.


414-Treni kaçırmak

Bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkânını yitirmek.


415-Turnayı gözünden vurmak

Umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek.


416-Turşusunu kurmak

Bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyamamak.


417-Turşuya dönmek

Çok yorulmak, bitkinleşmek.


418-Tuttuğu dal elinde kalmak

Dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz duruma gelmek.


419-Tuttuğunu koparmak

Becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak.


420-Tuzluya mal olmak

Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek.


421-Tükürdüğünü yalamak

Verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönmek.


422-Türkü yakmak

Türkü sözünü bestelemek.


423-Tüyleri diken diken olmak

Üşümekten veya korkmaktan vücuttaki kılların dipleri kabarıp kıllar dikilmek.


424-Tüyleri ürpermek

Kötü bir olay, soğuk, gıcıklanma vb. sebeplerle korku veya tiksinti duymak.


425-Ucuz atlatmak

Zor veya tehlikeli durumdan az zararla sıyrılmak.


426-Ucu bucağı olmamak

Başı sonu olmamak.


427-Uçan kuşa borcu olmak

Pek çok kişiye borçlu olma.


428-Umudu boşa çıkmak

Beklentisi, umudu gerçekleşmemek, hayal kırıklığına uğramak.


429-Umudunu kesmek

Artık olacağını beklememek.


430-Uyku bastırmak

Çok uykusu gelmek.


431-Üstünde durmak

Bir işe önem vermek, bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek.


432-Üstüne alınmak

Bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak.


433-Üstüne toz kondurmamak

Bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.


434-Üstüne üstüne gitmek

Çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.


435-Üstüne vazife olmamak

Görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek.


436-Vakit öldürmek

Zamanı yararsız, gereksiz işlerle veya iş yapmadan geçirmek.


437-Varlıkta darlık çekmek

Herhangi bir engel yüzünden elindeki imkândan yararlanamamak.


438-Vebal altında kalmak

Manevi sorumluluk yüklenmek.


439-Volta atmak

Bir aşağı bir yukarı dolaşmak.


440-Yabancılık çekmek

Bir iş veya çevrede yabancı olmaktan doğan güçlüklere uğramak.


441-Yağmasa da gürlemek

Elinden bir şey gelmese de sözle destek vermek.


442-Yağıp gürlemek

Birden çok sinirlenmek.


443-Yağmur yağarken küpünü doldurmak

Fırsat varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek.


444-Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak

Güç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaşmak.


445-Yakasına yapışmak

Hesap sormak veya bir şey istemek için tutup bırakmamak.


446-Yakasını bırakmamak

Bezdirecek kadar üstüne düşmek, rahat vermemek, ısrar etmek.


447-Yakayı ele vermek

Kaçamayarak ele geçmek, yakalanmak.


448-Yakışık almamak

Yerinde olmamak, uygun düşmemek.


449-Yan çizmek

Bir işten kaçmak .


450-Yan gelip yatmak

Bir işe karışmayarak rahatına bakmak, keyfince yaşamak.


451-Yan gözle bakmak

Belli etmeden, göz ucuyla bakmak.


452-Yanına bırakmamak

Cezasız bırakmamak, öç almak.


453-Yanına kâr kalmak

Cezasız kalmak.


454-Yangına körükle gitmek

Gerginliği, uzlaşmazlığı artıracak biçimde davranmak .


455-Yanlış kapı çalmak

İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.


456-Yaraya merhem olmak

Zorunlu ihtiyacı karşılamak.


457-Yaraya tuz biber ekmek

Bir derdin acısını çoğaltmak.


458-Yarı yolda bırakmak

Yapılan yardımı sonuna kadar sürdürmemek.


459-Yaş akıtmak

Ağlamak.


460-Yaş tahtaya basmamak

Bir işte uyanık davranarak aldanmamak.


461-Yatak yorgan yatmak

Ağır hasta olmak.


462-Yaygarayı basmak

Bağırıp çağırmak.


463-Yelkenleri suya indirmek

Direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini benimsemek, kabul etmek.


464-Yer yarılıp içine girmek

Yitirilip bir türlü bulamamak.


465-Yerden yere vurmak

Birine türlü yönlerden saldırarak onu çok aşağılayıcı bir duruma düşürmek.


466-Yere çalmak

Yere atmak, yere fırlatmak.


467-Yeri göğü birbirine katmak

Aşırı telaş yaratmak.


468-Yerin dibine geçmek

Çok utanıp sıkılmak.


469-Yerinde yeller esmek

Artık bulunmamak, yok olmak.


470-Yerle bir etmek

Temeline kadar yok etmek, tahrip etmek.


471-Yeşil ışık yakmak

Uygun olabileceğini, izin verilebileceğini belli etmek.


472-Yılanın kuyruğuna basmak

Kötü bir kimseye kötülük yapacak fırsat vermek.


473-Yıldızları barışmamak

Görüş, duygu ve düşünce bakımından uyuşmamak. 


474-Yoluna can vermek

Birinin uğruna ölmek.


475-Yuları birinin elinde olmak

Bir kimsenin davranışları birinin denetiminde, yönetiminde olmak.


476-Yuları ele kaptırmak

Birinin sözünden çıkmayacak duruma gelmek, kendi iradesiyle davranmamak.


477-Yumurta kapıya dayanmak

Yapılacak iş için zaman çok daralmak.


478-Yumurtaya kulp takmak

Bahane bulmakta usta olmak.


479-Yuvasını bozmak

Ev ve aile düzenini dağıtmak.


480-Yük altına girmek

Ağır bir görevi üzerine almak. 


481-Yüreği ağzına gelmek

Birdenbire çok korkmak, aşırı korku veya sevinçten fazlasıyla heyecanlanmak, endişelenmek.


482-Yüreği hop etmek

Birdenbire korkup heyecanlanmak.


483-Yüreği kan ağlamak

Derinden acı duymak, çok üzülmek.


484-Yüreğine ateş düşmek

Felakete uğramak, çok üzülmek.


485-Yüreğine su serpmek

Bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak.


486-Yüz verince astar istemek

Kendisine gösterilen küçük bir ilgiden şımararak geniş yetki elde etmeye, daha çok yarar sağlamaya çalışmak.


487-Yüzüne hasret kalmak

Birinden veya bir şeyden yoksun kalmak, özlemek.


488-Yüzüne kan gelmek

Sağlığı yerine gelmek, benzinin solgunluğu geçmek.


489-Yüzünü güldürmek

Birini mutlu etmek, birine iyilik etmek.


490-Yüzünü kara çıkarmak

Birini utandırmak.


491-Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek

Uzun sürmüş bir işi bitirmek üzere olmak.


492-Zeval vermemek

Yok etmemek, sona erdirmemek.


493-Zeytinyağı gibi üste çıkmak

Bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklı çıkarmaya çalışmak.


494-Zıvanadan çıkmak

Çok sinirlenmek, öfkelenmek.


495-Zihnini kurcalamak

Bir şey sık sık hatırlanıp insanı düşündürmek.


496-Zil takıp oynamak

Çok sevindiğini belli etmek.


497-Zirveye çıkmak

En üst düzeyde ilgi çekmek, herkes tarafından konuşulur olmak.


498-Zokayı yutmak

Aldatılarak büyük zarara uğramak.


499-Züğürt tesellisi

Kavuştuğu önemsiz şeyin,eldeedemediği önemli şeyleri aratmadığını söyleyerek kendini avutma.


500-Zülfü yare dokunmak

Kırılması doğru olmayan kişileri gücendirecek söz söylemek, davranışta bulunmak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz en kısa sürede yayınlanacaktır.