Türkçemizde en çok kullanılan 500 deyimden her sefer 10 tanesi soruluyor. Kolay gelsin
****************
500 Deyim:
1-Abayı sermek
Uzun süre yerleşip kalmak.
2-Abayı yakmak
Birine aşırı bir biçimde gönül vermek, tutulmak, âşık olmak.
3-Açık kapı bırakmak
Gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
4-Ağız değiştirmek
Önce söylediğini başka türlü anlatmak.
5-Akla karayı seçmek
Bir işi başarıncaya değin çok sıkıntı çekmek, güçlüklerle karşılaşmak.
6-Akla hayale gelmemek
İnanılmamak
7-Aklına geleni yapmak
Her istediğini önünü sonunu düşünmeden yapmak.
8-Aklını peynir ekmekle yemek
Düşüncesizce davranmak, delice işler yapmak.
9-Aklından çıkarmamak
Sürekli hatırlamak, unutmamak
10-Aralarından kara kedi geçmek
Dostluk bağlarının gevşemesi, soğukluk girmesi.
11-Arpacı kumrusu gibi düşünmek
İçinde bulunduğu sorunu nasıl çözeceğini uzun uzun düşünmek.
12-Asıp kesmek
İşbaşında bulunan bir kimse yasayı çiğneyerek sert davranmak.
13-Aşık atmak
Yarışmak, yarış etmek.
14-Ayağını yorganına göre uzatmak
Giderini gelirine uydurmak.
15-Ayakları geri geri gitmek
Bir yere istemeye istemeye gitmek.
16-Baklayı ağzından çıkarmak
Gizli tuttuğu şeyleri açıklamak.
17-Balık kavağa çıkınca
Gerçekleşme olanağı bulunmayan şeyin gerçekleşebileceği kabul edilirse.
18-Bam teline basmak
Birinin çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek.
19-Benzine kan gelmek
Sağlıklı duruma gelmek, canlanmak
20-Bıyık altından gülmek
Birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek.
21-Bindiği dalı kesmek
Kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi farkında olmadan yararsız duruma getirmek
22-Bir dediği bir dediğini tutmamak
Söyledikleri birbirine uymamak, tutarsız konuşmak.
23-Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
Söylenen söze önem vermemek.
24-Boyunun ölçüsünü almak
Kendi yetersizliğini, beceriksizliğini anlamak.
25-Bozuk çalmak
Canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak.
26-Buluttan nem kapmak
En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
27-Burnunda tütmek
Çok özler, çok arar, çok ister olmak.
28-Burnundan kıl aldırmamak
Kendisine söz söyletmemek, çok huysuz ve kibirli olmak.
29-Can evinden vurmak
En etkileyici yönünden saldırmak.
30-Canı burnuna gelmek
Bir şey yaparken çok zorluk çekmek.
31-Canını dişine takmak
Her tehlikeyi göze alarak işe girişmek.
32-Cehenneme atsalar odun yaş diye bağırır
Her şeye itiraz eder,çok densizdir, hiçbir durumu beğenmez.
33-Cendereye sokmak
Manevi baskı altına almak.
34-Çamura bulaşmak
Kirli ve uygunsuz bir işe karışmak.
35-Çetele tutmak
Hesap tutmak amacı ile bir yere çizgiler çizmek.
36-Çil yavrusu gibi dağılmak
Toplu olarak bulunan insanların her biri bir yana dağılmak.
37-Çizgisinden sapmamak
Görüşlerinden vazgeçmemek, kararlı davranmak.
38-Çizmeyi aşmak
Bilmediği, aklının ermediği, yetkisinin dışındaki bir işe kalkışmak.
39-Çorap söküğü gibi gitmek
Başlayan bir iş veya birbirine bağlı birçok iş arka arkaya ve kolayca sürüp gitmek.
40-Çorbada tuzu bulunmak
Bir iş veya görevde az da olsa emeği geçmiş olmak.
41-Çürük tahtaya basmak
Tedbirsizlik edip sonu tehlikeli olabilecek bir işe girişmek.
42-Daldan dala konmak
Çok sık, düşünce ya da konu değiştirmek.
43-Dal gibi kalmak
Vücudu çok zayıflamak.
44-Deveye hendek atlatmak
Birine yapılması çok zor, hemen hemen imkânsız olan işleri yaptırabilmek.
45-Dikiş tutturamamak
Bir işte veya bir yerde herhangi bir sebeple uzun süre kalamamak
46-Dil dökmek
Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek.
47-Dile getirmek
Belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek.
48-Dilinde tüy bitmek
Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak.
49-Diline düşmek
Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek.
50-Dilini tutamamak
Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak.
51-Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
Daha iyi bir şey elde etmek uğruna elindekini de yitirmek.
52-Dört duvar arasından kalmak
Evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak.
53-Dumanı tepesinden çıkmak
Çok öfkelenmek.
54-Dut yemiş bülbüle dönmek
Neşe ve konuşkanlığını yitirmek, susmak.
55-Dünya başına yıkılmak
Çok sıkılmak, umutlarını yitirmek.
56-Dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak
İnsanın başına neler gelebileceğini öğretmek veya öğrenmek.
57-Dünyalara değişmemek
Her şeyden daha fazla sevmek
58-Dünyayı tozpembe görmek
Üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak.
59-El ayak çekilmek
Ortalıkta kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek.
60-El değiştirmek
Bir şeyin kullanımı veya mülkiyeti bir kimseden başka bir kimseye geçmek.
61-Elden düşürmemek
Bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek
62-Eli boş dönmek
Umduğunu alamadan dönmek
63-Esamisi okunmamak
Kendisine değer verilmemek, adı anılmamak.
64-Eşeğini sağlam kazığa bağlamak
İşini güven altına almak.
65-Eşiğine yüz sürmek
Bir dilekte bulunmak için bir kişiye yalvarmaya gitmek.
66-Etekleri zil çalmak
Büyük sevinç içinde bulunmak
67-Eteğindeki taşı dökmek
Bütün bildiklerini açıklamak
68-Etek öpmek
Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek
69-Etliye sütlüye karışmamak
Hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak.
70-Ezbere iş görmek
İncelemeden gelişigüzel yapmak
71-Faka basmak
Aldatılmak, uzağa düşmek.
72-Fareler cirit oynamak
Bir yerde hiç insan bulunmamak, o yer çok ıssız olmak.
73-Ferman dinlememek
Yasa, kural, yol yöntem tanımamak.
74-Fincancı katırlarını ürkütmek
Zararı dokunabilecek bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak.
75-Forsunu yitirmek
Etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek.
76-Fos çıkmak
Bir işin sonu gelmemek, boş çıkmak
77-Foyası meydana çıkmak
Bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak.
78-Gafil avlamak
Umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek.
79-Gam çekmek
Tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek.
80-Gam yememek
Tasa etmemek, kaygılanmamak, üzülmemek.
81-Gazel okumak
Oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.
82-Geceyi gündüze katmak
Aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek.
83-Gemi azıya almak
Söz dinlemez olmak.
84-Gemisini yürütmek
Bir işi hiçbir engel tanımadan sürdürmek.
85-Gık dememek
Sesini çıkarmamak, karşı çıkmamak yakınmamak.
86-Gına gelmek
Usanmak, bıkmak.
87-Gırgıra almak
Biriyle alay etmek.
88-Göbeği çatlamak
Birçok güçlükleri yenmek için çok uğraşmak.
89-Göğsü kabarmak
Övünç duymak, kıvanmak, iftihar etmek.
90-Göğüs geçirmek
Üzülerek erinden soluk almak.
91-Gökten zembille mi indi?
Neden başkalarına tanınmayan haklar ona tanınıyor.
92-Göklere çıkarmak
Aşırı ölçüde övmek.
93-Gölge düşürmek
Bir şeyin değerini veya ününü azaltacak işler yapmak.
94-Gönül almak
Kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek.
95-Göz boyamak
Kandırmak, yanıltmak, gösterişle aldatmak.
96-Gözlerini fal taşı gibi açmak
Şaşkınlıkla, hayretle bakmak.
97-Göz nuru dökmek
Fazla emek sarf etmek.
98-Gözü açılmak
İyiyi kötüyü veya kendisine yarayanı ayırt eder duruma gelmek.
99-Gözünü daldan budaktan sakınmamak
Tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek.
100-Gözünü dört açmak
Aldanmamak için çok uyanık bulunmak.
101-Halep oradaysa arşın burada
Gereken koşullar hazır,hadi yap görelim.
102-Hacet kalmamak
Gereği olmamak.
103-Hâlden anlamak
Bir kimsenin içinde bulunduğu güç durumu anlayarak sezip anlayış göstermek.
104-Hangi dağda kurt öldü?
Nasıl oldu da böyle umulmadık güzel bir davranışta bulundun?
105-Hâli kalmamak
Gücü, takati, eski durumu olmamak.
106-Hallaç pamuğu gibi atmak
Toplu durumda bulunan kişi veya nesneleri darmadağın etmek.
107-Hapı yutmak
Kötü bir duruma düşmek.
108-Havanda su dövmek
Boşuna uğraşmak.
109-Havsalası almamak
Aklı kabul etmemek.
110-Her boyaya girip çıkmak
Çeşitli işlerde kısa süre de olsaçalışmış olmak.
111-Her kafadan bir ses çıkmak
Bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak.
112-Her telden çalmak
Birçok konuda bilgisi olmak.
113-Hevesi kalmamak
Şevki kırılmak, isteği kalmamak.
114-Hevesi kursağında kalmak
İstediği, imrendiği şeyi elde edememek.
115-Hevesini almak
İstediği, imrendiği şeyi elde ederek ona doymak.
116-Heyheyleri tutmak
Çok sinirlenmek.
117-Huyuna suyuna gitmek
Birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak.
118-Huyunu suyunu değiştirmek
Eskisine göre değişik davranmasına sebep olmak.
119-Hüsrana uğramak
Beklenilen sonucun elde edilememesi sebebiyle çok üzülmek, acı çekmek.
120-Icığını cıcığını çıkarmak
En küçük ayrıntısına kadar incelemek, didik didik etmek.
121-Isıtıp ısıtıp önüne koymak
Daha önce geçmiş bir olayı, bir işi, ileri sürülmüş bir düşünceyi sık sık tekrarlamak.
122-Iskartaya çıkarmak
Değersiz bularak bir yana atmak.
123-Işık almak
Güneş ışığından yararlanır durumda olmak.
124-İbret almak
Bir olaydan deneyim kazanmak, ders almak.
125-İç açmak
Gönle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak.
126-İç çekmek
Üzüntüyle derinden soluk almak.
127-İçine kurt düşmek
Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.
128-İçi açılmak
Güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak.
129-İçi bayılmak
Çok acıkmak.
130-İçi cız etmek
Ansızın içi sızlamak.
131-İçi daralmak
Sıkılmak, bunalmak.
132-İçi dayanmamak
Düşündüğünü Acıklı bir durumu kaldıramamak.
133-İçi dışına çıkmak
Kusacak duruma gelmek.
134-İçi erimek
Kaygı duymak, çok üzülmek.
135-İçi gitmek
Bir şeyi yapmayı veya elde etmeyi çok istemek.
136-İçi içine sığmamak
Telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak.
137-İçi kan ağlamak
Çok üzüntü duymak.
138-İçi kazınmak
Açlıktan midesinde eziklik duymak
139-İçi parçalanmak
Birine acıyarak çok üzülmek.
140-İçi rahat etmek
Kaygı duyulacak bir konu bulunmadığını öğrenerek ferahlamak.
141-İçi sızlamak
Çok üzülmek.
142-İçi yanmak
Büyük bir acı, sıkıntı vb nedenlerle çok üzülmek
143-İçinden geçirmek
Bir şeyi yapmayı düşünmek.
144-İçinden gelmek
Bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak.
145-İçine atmak
Sıkıntısını kimseye belli etmemek.
146-İçine daralma gelmek
Sıkıntı basmak, sıkılmak.
147-İçine doğmak
Bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önceden sezinlemek, malum olmak.
148-İçtikleri su ayrı gitmemek
Çok iyi arkadaş olmak.
149-İçine kapanmak
Çevresindeki kişilerle ilgi kurmamak, duygularını kimseye açmamak.
150-İçine kurt düşmek
Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.
151-İçine sinmek
İsteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak.
152-İçini ısıtmak
Hoş, tatlı ve huzur verici duygular uyandırmak, coşku vermek.
153-İçini karartmak
Bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek.
154-İçini kemirmek
Bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak.
155-İçini okumak
Birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak.
156-İğne deliğinden Hindistan’ı seyretmek
Küçük bir olaydan büyük gerçeklere ulaşacak kadar keskin bir kavrayışı bulunmak.
157-İğne ile kuyu kazmak
Yetersiz araçlarla, sabırlı bir biçimde çalışıp çok güç olan bir işi başarmaya çalışmak.
158-İğne ipliğe dönmek
Çok zayıflamak.
159-İki arada bir derede kalmak
Sıkışık, zor şartlar altında kalmak.
160-İki ayağını bir pabuca sokmak
Birini bir işi hemen yapması için çok sıkıştırmak.
161-İki ateş arasında kalmak
Zor bir durumda karar verememek.
162-İki gözü iki çeşme ağlamak
Sürekli ve çok ağlamak.
163-İki karpuzu bir koltuğa sığdırmak
Aynı anda iki işi veya görevi yapmak
164-İki yakası bir araya gelmemek
Geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak, borçtan kurtulamamak.
165-İnce eleyip sık dokumak
Bir şeyi bütün ayrıntılarıyla araştırmak, gözden veya elden geçirmek.
166-İn cin top oynamak
Hiçbir canlı varlık bulunmamak.
167- İncir çekirdeğini doldurmamak
Çok az veya çok önemsiz olmak.
168-İpe sapa gelmemek
Akla yakın olmamak veya birbirini tutmamak.
169-İpe un sermek
Geçersiz birtakım nedenler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.
170-İpliği pazara çıkmak
Bir kimsenin kötü niteliğinin zamanla ya da bir olay sonrasında anlaşılması.
171-İpleri koparmak
Bağlı bulunduğu kuruluşla veya yakınlığı bulunan kişilerle ilişkisini kesmek.
172-İpin ucunu kaçırmak
Yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek.
173-İple çekmek
Birini ölçülü davranmaya zorlamak.
174-İstifini bozmamak
Aldırış etmeyip durum ve davranışını değiştirmemek.
175-İşi Allah’a kalmak
Kimsenin kendisine yardım etmediği bir durumda, çaresiz kalmak.
176-İş başa düşmek
Kendi işini kendi görmek zorunda kalmak.
177-İş çığırından çıkmak
Bir iş amacından saparak düzeltilmesi güç bir durum almak
178-İş sarpa sarmak
İş, içinden çıkılması zor bir duruma gelmek.
179-İşi aksi gitmek
İstenilen sonucu elde edememek.
180-İşkembeden atmak
Uydurarak söylemek.
181-İz bırakmak
Etkisini kalıcı bir duruma getirmek
182-İzinden yürümek
Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek.
183-Jetonu geç düşmek
Konuşulan veya sözü edilen konuyu geç anlamak, geç intikal etmek.
184-Kabak başına patlamak
Birçok kimsenin ilgili olduğu olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek.
185-Kabak tadı vermek
Aşırı tekrarlanması, sürdürülmesi yüzünden bir şeyden bıkkınlık duyarak onu istemez duruma gelmek.
186-Kabına sığmamak
Duygularına engel olamayıp taşkın davranışlarda bulunmak.
187-Kabir azabı çekmek
Çok sıkılmak, üzülmek.
188-Kabuğuna çekilmek
Dışarısı ile olan ilişkilerini kesmek, kimse ile görüşmemek.
189-Kafa patlatmak
Bir konu üzerinde pek çok düşünmek.
190-Kafa sallamak
İkaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek.
191-Kaf ası kazan gibi olmak
Gürültülü şeyler dinlemekten rahatsız olmak.
192-Kafası bozulmak
Öfkelenmek, kızmak.
193-Kafasına dank etmek
Bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak.
194-Kafasına koymak
Bir şey yapmaya kesin karar vererek zamanını beklemek.
195-Kâğıt üzerinde kalmak
Yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak.
196-Kalburla su taşımak
Verimsiz, sonuçsuz bir işle uğraşmak.
197-Kale almamak
Önem vermemek, hesaba katmamak, sözünü etmeye değer bulmamak.
198-Kaleyi içinden fethetmek
Davasını karşı taraftan birinin yardımıyla kazanmak.
199-Kalıbını basmak
Bir şeyi güvenle doğrulamak.
200-Kalıbının adamı olmamak
Görünüşünden beklendiği gibi olmamak.
201-Kalıptan kalıba girmek
Çıkar sağlamak için her duruma uymak.
202-Kanadı altına almak
Korumak, himayesine almak.
203-Kanat germek
Koruması altına almak, himaye etmek.
204-Kan beynine sıçramak
Çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.
205-Kancayı takmak
Bir kimsenin kötülüğü için uğraşmak.
206-Kan ter içinde kalmak
Çok terli, yorgun ve perişan bir durumda olmak.
207-Kapağı atmak
Sıkıntısız, rahat bir yere sığınmak, kaçıp kurtulmak.
208-Kapı aralamak
Bir konuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak.
209-Kapıda kalmak
İçeri girememek.
210-Kapıları kapamak
Bütün ilişkileri kesmek veya anlaşma ortamını ortadan kaldırmak.
211-Kapısını aşındırmak
Yanına çok sık gitmek.
212-Kapıyı göstermek
Kovmak, uzaklaştırmak.
213-Kara çalmak
Birine iftira etmek, kara sürmek.
214-Karda gezip izini belli etmemek
Kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek.
215-Kargadan başka kuş tanımamak
Bildiğinden veya öğrendiğinden kesinlikle şaşmamak.
216-Karıncayı bile ezmemek
Çok merhametli, ince duygulu olmak.
217-Karnı zil çalmak
Çok acıkmış olmak.
218-Kaş göz işareti yapmak
Kaş ve gözle bir şeyler anlatmak, dikkat çekmek.
219-Kaşık çalmak
İştahla veya çabuk yemek.
220-Kaşıkla verip kepçeyle geri almak
Yaptığı bir iyiliğin acısını çıkarırcasına davranmak.
221-Kaşıkla yedirip, sapıyla göz çıkarmak
Yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.
222-Kaşlarını çatmak
Kızmak, öfkelenmek.
223-Kaş yapayım derken göz çıkarmak
İşi düzelteyim derken büsbütün bozmak.
224-Keli görünmek
Kusuru ortaya çıkmak.
225-Kelleyi koltuğuna almak
Ölümü göze almak.
226-Kelleyi vermek
Canını feda etmek.
227-Kemer sıkmak
Sıkı para politikası anlayışıyla daha az tüketmek.
228-Kök söktürmek
Uğraştırmak, güçlük çıkarmak.
229-Kökünden halletmek
Herhangi bir konuyu veya sorunu temelden çözümlemek.
230-Kökünü kazmak
Bir daha üreyemez duruma getirmek, hiçbir kalıntısını bırakmamak, yok etmek.
231-Kraldan çok kralcı olmak
Birinin davasını ondan daha çok savunur olmak.
232-Kulağı ters taraftan göstermek
Kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak.
233-Kulağına girmemek
Söylenilen sözlere önem vermemek, söylenenleri anlamamak, benimsememek.
234-Kulağına kar suyu kaçmak
Bir duyum almak.
235-Kulak kesilmek
Büyük bir dikkatle dinlemek.
236-Kulp takmak
Bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak.
237-Kuş gibi çırpınmak
Çaresizlik içinde telaşlı davranmak.
238-Kuş uçurmamak
Hiçbir şeyin veya kimsenin kaçmasına, geçmesine imkân vermemek.
239-Külahını ters giydirmek
Çok kurnaz olmak.
240-Külahları değişmek
Tehdit ederek bozuşmak.
241-Küpünü doldurmak
Eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek.
242-Kürek kadar dili olmak
Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.
243-Laf altında kalmamak
Kendisini rahatsız bir duruma düşüren söze gereken karşılığı verip durumu düzeltmek.
244-Laf işitmek
Azarlanmak, birisi kendisine darılmak
245-Lafa karışmak
Biri veya birileri konuşurken bir başkası konuşmak, konuşmaya katılmak.
246-Lafa tutmak
Yersiz, zamansız ve sürekli konuşarak meşgul etmek, oyalamak.
247-Lokmasını saymak
Sofrada yemek yiyen bir kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek.
248-Lügat paralamak
Konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak.
249-Mahalleyi ayağa kaldırmak
Bağırıp çağırarak konu komşuyu tedirgin etmek.
250-Mantar gibi yerden bitmek
Birdenbire veya kendiliğinden ortaya çıkmak.
251-Masal okumak
İnandırıcı olmayan, oyalayıcı sözlerle kandırmaya çalışmak.
252-Masrafa girmek
Bir iş veya yapım için çok para harcamak.
253-Mekik dokumak
İki nokta veya durum arasında sürekli gidip gelmek.
254-Meteliğe kurşun atmak
Parası kalmamak, hiç parası olmamak.
255-Metelik vermemek
Değer ve önem vermemek, umursamamak, aldırış etmemek.
256-Meydan okumak
Korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmak.
257-Meydana çıkarmak
Açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek.
258-Meydana getirmek
Olmasını sağlamak, oluşturmak.
259-Meydanı boş bulmak
Kendisini engelleyecek kimse görmeyerek aşırı davranışlarda bulunmak.
260-Mum tutturmak
Aşırı disiplin altına almak.
261-Mumla aramak
Çok isteyerek ve özlemle aramak.
262-Muradına ermek
İsteğine kavuşmak, dileği gerçekleşmek, arzusu yerine gelmek
263-Mürekkep yalamak
Çok okumuş, yazmış olmak
264-Nabzına göre şerbet vermek
Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak yolda davranmak.
265-Nabzını tutmak
Düşüncesini, niyetini, eğilimini anlamaya çalışmak.
266-Nabzını yoklamak
Niyetini, düşüncesini, eğilimini anlamaya çalışmak.
267-Nalıncı keseri gibi kendine yontmak
Yaptığı işlerde hep kendi çıkarını düşünmek.
268-Nefes aldırmamak
Dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek.
269-Nefes tüketmek
Uzun uzun ve boş konuşmak.
270-Nefesini tutup beklemek
Heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek.
271-Ne oldum delisi olmak
Ummadığı bir duruma beklemediği bir anda ulaşan kimse çok şımarmak.
272-Not tutmak
Biri söz söylerken başkası onun söylediklerini yazmak.
273-Notunu vermek
Bir kimse için kötü bir kanıya varmak
274-Ocağı batmak
Yuvası yıkılmak veya soyu tükenmek
275-Ocağına düşmek
Birine koruması için sığınmak veya yardım etmesi için yalvarmak
276-Ocağına incir dikmek
Birinin evini barkını dağıtmak
277-Ok yaydan çıkmak
Geri dönülemeyecek bir iş yapmak
278-Olmayacak duaya amin demek
Gerçekleşmeyecek, sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak
279-On paraya on takla atmak
Az miktar para kazanmak için onursuzca bir sürü şey yapmak.
280-On parmağında on marifet olmak
Elinden her iş gelmek, çok becerikli olmak.
281-O tarakta bezi olmamak
O şeyle ilgisi olmamak.
282-Oyuna gelmek
Aldatılmak.
283-Oyunun kurallarını bilmek
Yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgisi olmak.
284-Ölçüyü kaçırmak
Yiyip içmekte veya davranışlarda aşırı gitmek.
285-Ölümü göze almak
Elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak.
286-Ömür çürütmek
Uzun zaman emek vermiş olmak veya boşuna vakit geçirmiş olmak.
287-Ömrü vefa etmemek
Bir sonuca ulaşmadan ölmek.
288-Ömrüne ömür katmak
Sevinmesine, mutlu olmasına sebep olmak.
289-Öpüp başına koymak
Bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak.
290-Pabucunu ters giydirmek
Güç bir duruma sokarak telaş içinde kaçırmak.
291-Pabucu dama atılmak
Kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek.
292-Pabuç kadar dili olmak
Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.
293-Paçayı kurtarmak
Kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak.
294-Paha biçmek
Değerini tahmin etmek veya belirlemek.
295-Pahalıya mal olmak
Çok para, özveri, emek gerektirmek.
296-Paniğe kapılmak
Çok korkmak.
297-Palavra atmak
Abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek.
298-Para saçmak
Gereğinden çok para harcamak.
299-Parasını sokağa atmak
Değeri olmayan bir mala para vermek.
300-Parasıyla rezil olmak
Para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak.
301-Paraya kıymak
Gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.
302-Paraya para dememek
Çok para kazanır olmak.
303-Parmağı ağzında kalmak
Çok şaşırmak hayrete düşmek.
304-Parmağında oynatmak
Birine her istediğini yaptırmak, onu kukla gibi kullanmak.
305-Parmağını bile kıpırdatmamak
Bir iş için hiçbir davranışta bulunmamak.
306-Parmak kaldırmak
Bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını açık bırakarak kapalı eli yukarı kaldırmak.
307-Parmak ısırmak
Büyük şaşkınlık duymak.
308-Parmakla gösterilmek
Seçkin ünlü olmak.
309-Papara yemek
Azar işitmek.
310-Patırtıya pabuç bırakmamak
Önemli bir tehlike yaratmayacağını bildiği kışkırtmalara, yıldırmalara aldırmayıp bildiğini yapmak.
311-Parsayı başkası toplamak
Bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak.
312-Pılı pırtıyı toplamak
Gitmek üzere bütün eşyalarını toplamak.
313-Pire için yorgan yakmak
Önemsiz bir durum karşısında kızarak kendisine daha büyük zarar verecek davranışta bulunmak.
314-Pireyi deve yapmak
Önemsiz bir olayı büyütmek.
315-Post elden gitmek
Bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak.
316-Posta koymak
Birini korkutmak, gözdağı vermek.
317-Postu kurtarmak
Öldürülme tehlikesini atlatmak.
318-Pot kırmak
Yersiz ve karşısındakine dokunacak söz söylemek, gaf yapmak.
319-Punduna getirmek
Bir şeyi yapmak için uygun zamanı ve yeri seçmek.
320-Pusulayı şaşırmak
Güç bir duruma düşerek ne yapacağını bilememek.
321-Put kesilmek
Sessiz ve hareketsiz bir durum almak.
322-Rafa kaldırmak
Savsamak, artık üstünde durmamak, ihmal etmek.
323-Rahat yüzü görmemek
Hiç rahat etmemek.
324-Rayına girmek
Bir iş, bir girişim düzene sokulmak, iyi bir duruma getirilmek.
325-Rengi atmak
Korku, heyecan vb. sebeplerle benzi sararmak.
326-Renk vermemek
Duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek.
327-Renkten renge girmek
Korkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak.
328-Rüzgâr ekip fırtına biçmek
Yaptığı bir kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşmak.
329-Rüzgârdan nem kapmak
En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
330-Saat gibi işlemek
Aksamadan, ara vermeden çalışmak.
331-Saati saatine uymamak
Durumu, huyu sık sık değişmek.
332-Sabrı taşmak
Artık katlanamaz, dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak.
333-Saçına ak düşmek
Saçı ağarmaya başlamak, yaşlanmak.
334-Saçını başını yolmak
Çok üzülmek, üzüntüsünden dövünmek.
335-Saçını süpürge etmek
Kadın özveri ile çalışıp hizmet etmek.
336-Sağ gösterip sol vurmak
Şaşırtmak.
337-Sağ gözünü sol gözünden sakınmak
Çok kıskanç olmak.
338-Safra bastırmak
Açlığını yatıştıracak kadar az bir şey yemek.
339-Sakalı ele vermek
Başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek.
340-Sakalına kar yağmak
Sakalı aklaşmaya başlamak.
341-Sallantıda bırakmak
Bir şeyi sonuca bağlamamak, savsaklamak.
342-Sallantıda kalmak
Bir çözüme bağlanmamak.
343-Saman altından su yürütmek
Belli etmeden iş çevirmek, ortalığı karıştırmak.
344-Sarpa sarmak
Güçlükler ortaya çıkmak, çözülmesi çok güç bir duruma gelmek.
345-Sepet havası çalmak
İşinden çıkarmak, sepetlemek.
346-Sermayeyi kediye yüklemek
Parasını yiyip bitirmek.
347-Sevinci kursağında kalmak
Bir engel sebebiyle hayal kırıklığına uğramak.
348-Sevinçten havalara uçmak
Çok sevinmek.
349-Seyirci kalmak
Bir olay karşısında hiçbir tepki göstermeyerek işe karışmamak.
350-Sıfırdan başlamak
En baştan, hiçbir şeye sahip olmadan bir işe girişmek.
351-Sıfırı tüketmek
Yoksul duruma gelmek, yoksullaşmak.
352-Sırra kadem basmak
Bir kimse ortalıktan yok olmak, ortalıkta görünmemek.
353-Sırtından geçinmek
Geçimini bir kimseden sağlamak.
354-Sırtı yere gelmemek
Bir işte herhangi bir zorluk karşısında sarsılmamak, konumunu kaybetmemek, güçlü olmak.
355-Silip süpürmek
Ne var ne yoksa hepsini yemek.
356-Sineye çekmek
Kötü bir davranış, söz veya olaya ister istemez katlanmak.
357-Sinek avlamak
Müşterisi olmayıp boş oturmak.
358-Son kozunu oynamak
Elinde bulunan son imkânı kullanmak.
359-Son noktayı koymak
Bir işte en son sözü söylemek.
360-Soyup soğana çevirmek
Hiçbir şey bırakmamacasına soymak.
361-Söz vermek
Bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek.
362-Sözü ağzına tıkamak
Birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imkân tanımamak.
363-Sözü ağzında gevelemek
Söylemek istediğini söyleyememek.
364-Sözü dağıtmak
Konuşurken birçok konuya değinerek anlatmak isteği konudan uzaklaşmak.
365-Sucuk gibi ıslanmak
Baştan aşağı ıslanmak.
366-Su gibi ezberlemek
Yanlışsız okuyabilecek kadar ezberlemek.
367-Sudan çıkmış balığa dönmek
Herhangi bir sebeple ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak.
368-Suratından düşen bin parça olmak
Öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak.
369-Suratını ekşitmek
Yüzüne memnun olmadığını belirten bir anlam vermek.
370-Suya götürüp susuz getirmek
Herhangi bir işte akıl, zekâ, deneyim ve kurnazlıkla bir diğerini alt etmek.
371-Suya sabuna dokunmamak
Davranışlarını kimseyi incitmeyecek biçimde ayarlamak.
372-Suyuna gitmek
Bir kimseyi sinirlendirmeyecek biçimde davranmak.
373-Sünger çekmek
Bir şeyi hiç olmamış saymak, silmek, silip atmak, unutmak.
374-Sürüden ayrılmak
Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturmak, herkesin yaptığını yapmamak.
375-Sürüncemede kalmak
Bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamamak.
376-Sütüne havale etmek
İşi, beklenen biçimde yapmasını o kişinin vicdanına bırakmak.
377-Şafak atmak
Öfkelenmek.
378-Şeytana pabucu ters giydirmek
Çok kurnaz olmak.
379-Şeytanın bacağını kırmak
Uğursuzluğu, şanssızlığı, aksiliği yenmek.
380-Şifayı bulmak
Hastalanmak veya hastalığı artmak
381-Taban tepmek
Uzun yol yürümek.
382-Tabanları yağlamak
Uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak.
383-Tadı damağında kalmak
Hoşa giden, zevk alınan bir şeyi unutamamak.
384-Tadı tuzu kalmamak
Eski zevki kalmamak, yavanlaşmak.
385-Tadına doyum olmamak
Herhangi bir şey çok beğenilmek.
386-Tadında bırakmak
Güzel giden bir şeyi tatsız bir duruma sokacak ölçüsüzlüğe vardırmamak.
387-Takıp takıştırmak
Özenerek süslenmek.
388-Tam adamına çatmak
Olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek.
389-Tam üstüne basmak
Doğru olanı, istenileni bulmak.
390-Tarihe karışmak
Unutulmak, yalnız adı kalmak.
391-Tası tarağı toplamak
Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak.
392-Taşı gediğine koymak
Gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak.
393-Tefe koymak
Biri hakkında alaylı dedikodu yapmak.
394-Tencerede pişirip kapağında yemek
Geçinme konusunda var olanla yetinmek.
395-Tepeden bakmak
Küçümsemek.
396-Tepesinde havan dövmek
Üst katta oturan biri, gürültü yaparak alt kattakini rahatsız etmek.
397-Tepesine binmek
Genellikle kendinden daha güçsüz kimseleri ezmek, kötü davranmak.
398-Tepeden tırnağa süzmek
Herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak.
399-Tepesinden kaynar sular dökülmek
Üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak.
400-Tepesinin tası atmak
Birdenbire çok sinirlenmek.
401-Tereciye tere satmak
Birine çok iyi bildiği bir şeyi öğretmeye kalkmak.
402-Ters düşmek
Aykırı durumda olmak, karşıt olmak
403-Ters tarafından kalkmak
Aksiliği, huysuzluğu, tersliği üzerinde olmak.
404-Tersine dönmek
Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak.
405-Teselli bulmak
Avunmak.
406-Tezgâhı kurmak
İşe başlamak üzere çalışma araçlarını hazırlamak, çalışmaya başlamak.
407-Tıka basa doldurmak
Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak.
408-Tıka basa yemek
Mideye sıkıntı verecek kadar çok yemek.
409-Tilki uykusuna yatmak
Uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak.
410-Tongaya basmak
Kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek.
411-Topa tutmak
Kötü eleştiri amaçlı saldırmak.
412-Toz kondurmamak
Bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi kusursuz göstermek.
413-Tozu dumana katmak
Ortalığı altüst etmek.
414-Treni kaçırmak
Bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkânını yitirmek.
415-Turnayı gözünden vurmak
Umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek.
416-Turşusunu kurmak
Bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyamamak.
417-Turşuya dönmek
Çok yorulmak, bitkinleşmek.
418-Tuttuğu dal elinde kalmak
Dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz duruma gelmek.
419-Tuttuğunu koparmak
Becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak.
420-Tuzluya mal olmak
Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek.
421-Tükürdüğünü yalamak
Verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönmek.
422-Türkü yakmak
Türkü sözünü bestelemek.
423-Tüyleri diken diken olmak
Üşümekten veya korkmaktan vücuttaki kılların dipleri kabarıp kıllar dikilmek.
424-Tüyleri ürpermek
Kötü bir olay, soğuk, gıcıklanma vb. sebeplerle korku veya tiksinti duymak.
425-Ucuz atlatmak
Zor veya tehlikeli durumdan az zararla sıyrılmak.
426-Ucu bucağı olmamak
Başı sonu olmamak.
427-Uçan kuşa borcu olmak
Pek çok kişiye borçlu olma.
428-Umudu boşa çıkmak
Beklentisi, umudu gerçekleşmemek, hayal kırıklığına uğramak.
429-Umudunu kesmek
Artık olacağını beklememek.
430-Uyku bastırmak
Çok uykusu gelmek.
431-Üstünde durmak
Bir işe önem vermek, bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek.
432-Üstüne alınmak
Bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak.
433-Üstüne toz kondurmamak
Bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
434-Üstüne üstüne gitmek
Çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.
435-Üstüne vazife olmamak
Görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek.
436-Vakit öldürmek
Zamanı yararsız, gereksiz işlerle veya iş yapmadan geçirmek.
437-Varlıkta darlık çekmek
Herhangi bir engel yüzünden elindeki imkândan yararlanamamak.
438-Vebal altında kalmak
Manevi sorumluluk yüklenmek.
439-Volta atmak
Bir aşağı bir yukarı dolaşmak.
440-Yabancılık çekmek
Bir iş veya çevrede yabancı olmaktan doğan güçlüklere uğramak.
441-Yağmasa da gürlemek
Elinden bir şey gelmese de sözle destek vermek.
442-Yağıp gürlemek
Birden çok sinirlenmek.
443-Yağmur yağarken küpünü doldurmak
Fırsat varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek.
444-Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
Güç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaşmak.
445-Yakasına yapışmak
Hesap sormak veya bir şey istemek için tutup bırakmamak.
446-Yakasını bırakmamak
Bezdirecek kadar üstüne düşmek, rahat vermemek, ısrar etmek.
447-Yakayı ele vermek
Kaçamayarak ele geçmek, yakalanmak.
448-Yakışık almamak
Yerinde olmamak, uygun düşmemek.
449-Yan çizmek
Bir işten kaçmak .
450-Yan gelip yatmak
Bir işe karışmayarak rahatına bakmak, keyfince yaşamak.
451-Yan gözle bakmak
Belli etmeden, göz ucuyla bakmak.
452-Yanına bırakmamak
Cezasız bırakmamak, öç almak.
453-Yanına kâr kalmak
Cezasız kalmak.
454-Yangına körükle gitmek
Gerginliği, uzlaşmazlığı artıracak biçimde davranmak .
455-Yanlış kapı çalmak
İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.
456-Yaraya merhem olmak
Zorunlu ihtiyacı karşılamak.
457-Yaraya tuz biber ekmek
Bir derdin acısını çoğaltmak.
458-Yarı yolda bırakmak
Yapılan yardımı sonuna kadar sürdürmemek.
459-Yaş akıtmak
Ağlamak.
460-Yaş tahtaya basmamak
Bir işte uyanık davranarak aldanmamak.
461-Yatak yorgan yatmak
Ağır hasta olmak.
462-Yaygarayı basmak
Bağırıp çağırmak.
463-Yelkenleri suya indirmek
Direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini benimsemek, kabul etmek.
464-Yer yarılıp içine girmek
Yitirilip bir türlü bulamamak.
465-Yerden yere vurmak
Birine türlü yönlerden saldırarak onu çok aşağılayıcı bir duruma düşürmek.
466-Yere çalmak
Yere atmak, yere fırlatmak.
467-Yeri göğü birbirine katmak
Aşırı telaş yaratmak.
468-Yerin dibine geçmek
Çok utanıp sıkılmak.
469-Yerinde yeller esmek
Artık bulunmamak, yok olmak.
470-Yerle bir etmek
Temeline kadar yok etmek, tahrip etmek.
471-Yeşil ışık yakmak
Uygun olabileceğini, izin verilebileceğini belli etmek.
472-Yılanın kuyruğuna basmak
Kötü bir kimseye kötülük yapacak fırsat vermek.
473-Yıldızları barışmamak
Görüş, duygu ve düşünce bakımından uyuşmamak.
474-Yoluna can vermek
Birinin uğruna ölmek.
475-Yuları birinin elinde olmak
Bir kimsenin davranışları birinin denetiminde, yönetiminde olmak.
476-Yuları ele kaptırmak
Birinin sözünden çıkmayacak duruma gelmek, kendi iradesiyle davranmamak.
477-Yumurta kapıya dayanmak
Yapılacak iş için zaman çok daralmak.
478-Yumurtaya kulp takmak
Bahane bulmakta usta olmak.
479-Yuvasını bozmak
Ev ve aile düzenini dağıtmak.
480-Yük altına girmek
Ağır bir görevi üzerine almak.
481-Yüreği ağzına gelmek
Birdenbire çok korkmak, aşırı korku veya sevinçten fazlasıyla heyecanlanmak, endişelenmek.
482-Yüreği hop etmek
Birdenbire korkup heyecanlanmak.
483-Yüreği kan ağlamak
Derinden acı duymak, çok üzülmek.
484-Yüreğine ateş düşmek
Felakete uğramak, çok üzülmek.
485-Yüreğine su serpmek
Bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak.
486-Yüz verince astar istemek
Kendisine gösterilen küçük bir ilgiden şımararak geniş yetki elde etmeye, daha çok yarar sağlamaya çalışmak.
487-Yüzüne hasret kalmak
Birinden veya bir şeyden yoksun kalmak, özlemek.
488-Yüzüne kan gelmek
Sağlığı yerine gelmek, benzinin solgunluğu geçmek.
489-Yüzünü güldürmek
Birini mutlu etmek, birine iyilik etmek.
490-Yüzünü kara çıkarmak
Birini utandırmak.
491-Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
Uzun sürmüş bir işi bitirmek üzere olmak.
492-Zeval vermemek
Yok etmemek, sona erdirmemek.
493-Zeytinyağı gibi üste çıkmak
Bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklı çıkarmaya çalışmak.
494-Zıvanadan çıkmak
Çok sinirlenmek, öfkelenmek.
495-Zihnini kurcalamak
Bir şey sık sık hatırlanıp insanı düşündürmek.
496-Zil takıp oynamak
Çok sevindiğini belli etmek.
497-Zirveye çıkmak
En üst düzeyde ilgi çekmek, herkes tarafından konuşulur olmak.
498-Zokayı yutmak
Aldatılarak büyük zarara uğramak.
499-Züğürt tesellisi
Kavuştuğu önemsiz şeyin,eldeedemediği önemli şeyleri aratmadığını söyleyerek kendini avutma.
500-Zülfü yare dokunmak
Kırılması doğru olmayan kişileri gücendirecek söz söylemek, davranışta bulunmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz en kısa sürede yayınlanacaktır.