20 Mart 2025

ANA SAYFA

Eski oyunları bilgisayarda açmak için Chrome için


Telefon ve Tablette Açmak İçin PUFFİN TARAYICI İNDİR

Apple kullananlar şuradan İNDİREBİLİR



************************************************



*******************************************************************************


******************************************************************


*********************************************











*********************************************************




******************************************

****************************************************

En Son Paylaşılan Etkinliklere GİT


 














****

****************************************************

Kelime Hazinem Oyunu









*********************************************************************



Doğruyu Bul Oyunu (YENİ OYUN)

 







*******************************




......................................................................................


*************************************
















*****************************


********************************






****************************************





Online Kur'a Çek  (YENİ)


 







********************************************************************





.........................................................








........................................................................................

4. Sınıf







5. Sınıf



19 Mart 2025

1 Kelime 1 İşlem Oyunu

 











TRT deki eski yarışmanın benzeri. Verilen harflerle kelimeler  bulmalı ve

verilen saylardan dört işlemle istenen sayıya ulaşmalısnız.


TAM EKRAN AÇ





500 Deyim Bulmaca Oyunu

 












Türkçemizde en çok kullanılan 500 deyimden her sefer 10 tanesi soruluyor. Kolay gelsin


TAM EKRAN AÇ

****************

500 Deyim:


1-Abayı sermek

Uzun süre yerleşip kalmak.


2-Abayı yakmak

Birine aşırı bir biçimde gönül vermek, tutulmak, âşık olmak.


3-Açık kapı bırakmak

Gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.


4-Ağız değiştirmek

Önce söylediğini başka türlü anlatmak.


5-Akla karayı seçmek

Bir işi başarıncaya değin çok sıkıntı çekmek, güçlüklerle karşılaşmak.


6-Akla hayale gelmemek

İnanılmamak


7-Aklına geleni yapmak

Her istediğini önünü sonunu düşünmeden yapmak.


8-Aklını peynir ekmekle yemek

Düşüncesizce davranmak, delice işler yapmak.


9-Aklından çıkarmamak

Sürekli hatırlamak, unutmamak


10-Aralarından kara kedi geçmek

Dostluk bağlarının gevşemesi, soğukluk girmesi.


11-Arpacı kumrusu gibi düşünmek

İçinde bulunduğu sorunu nasıl çözeceğini uzun uzun düşünmek.


12-Asıp kesmek

İşbaşında bulunan bir kimse yasayı çiğneyerek sert davranmak.


13-Aşık atmak

Yarışmak, yarış etmek.


14-Ayağını yorganına göre uzatmak

Giderini gelirine uydurmak.


15-Ayakları geri geri gitmek

Bir yere istemeye istemeye gitmek.


16-Baklayı ağzından çıkarmak

Gizli tuttuğu şeyleri açıklamak. 


17-Balık kavağa çıkınca

Gerçekleşme olanağı bulunmayan şeyin gerçekleşebileceği kabul edilirse.


18-Bam teline basmak

Birinin çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek.


19-Benzine kan gelmek

Sağlıklı duruma gelmek, canlanmak


20-Bıyık altından gülmek

Birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek.


21-Bindiği dalı kesmek

Kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi farkında olmadan yararsız duruma getirmek


22-Bir dediği bir dediğini tutmamak

Söyledikleri birbirine uymamak, tutarsız konuşmak.


23-Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak

Söylenen söze önem vermemek.


24-Boyunun ölçüsünü almak

Kendi yetersizliğini, beceriksizliğini anlamak.


25-Bozuk çalmak

Canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak.


26-Buluttan nem kapmak 

En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak. 


27-Burnunda tütmek

Çok özler, çok arar, çok ister olmak.


28-Burnundan kıl aldırmamak

Kendisine söz söyletmemek, çok huysuz ve kibirli olmak.


29-Can evinden vurmak 

En etkileyici yönünden saldırmak.


30-Canı burnuna gelmek

Bir şey yaparken çok zorluk çekmek.


31-Canını dişine takmak

Her tehlikeyi göze alarak işe girişmek.


32-Cehenneme atsalar odun yaş diye bağırır

Her şeye itiraz eder,çok densizdir, hiçbir durumu beğenmez.


33-Cendereye sokmak

Manevi baskı altına almak.


34-Çamura bulaşmak

Kirli ve uygunsuz bir işe karışmak.


35-Çetele tutmak

Hesap tutmak amacı ile bir yere çizgiler çizmek.


36-Çil yavrusu gibi dağılmak

Toplu olarak bulunan insanların her biri bir yana dağılmak. 


37-Çizgisinden sapmamak

Görüşlerinden vazgeçmemek, kararlı davranmak.


38-Çizmeyi aşmak

Bilmediği, aklının ermediği, yetkisinin dışındaki bir işe kalkışmak.


39-Çorap söküğü gibi gitmek

Başlayan bir iş veya birbirine bağlı birçok iş arka arkaya ve kolayca sürüp gitmek.


40-Çorbada tuzu bulunmak

Bir iş veya görevde az da olsa emeği geçmiş olmak.


41-Çürük tahtaya basmak

Tedbirsizlik edip sonu tehlikeli olabilecek bir işe girişmek.


42-Daldan dala konmak

Çok sık, düşünce ya da konu değiştirmek.


43-Dal gibi kalmak

Vücudu çok zayıflamak.


44-Deveye hendek atlatmak

Birine yapılması çok zor, hemen hemen imkânsız olan işleri yaptırabilmek.


45-Dikiş tutturamamak

Bir işte veya bir yerde herhangi bir sebeple uzun süre kalamamak


46-Dil dökmek

Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek.


47-Dile getirmek

Belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek.


48-Dilinde tüy bitmek

Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak.


49-Diline düşmek

Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek.


50-Dilini tutamamak

Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak.


51-Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak

Daha iyi bir şey elde etmek uğruna elindekini de yitirmek.


52-Dört duvar arasından kalmak

Evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak.


53-Dumanı tepesinden çıkmak

Çok öfkelenmek.


54-Dut yemiş bülbüle dönmek

Neşe ve konuşkanlığını yitirmek, susmak.


55-Dünya başına yıkılmak

Çok sıkılmak, umutlarını yitirmek.


56-Dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak

İnsanın başına neler gelebileceğini öğretmek veya öğrenmek.


57-Dünyalara değişmemek

Her şeyden daha fazla sevmek


58-Dünyayı tozpembe görmek

Üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak.


59-El ayak çekilmek

Ortalıkta kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek.


60-El değiştirmek

Bir şeyin kullanımı veya mülkiyeti bir kimseden başka bir kimseye geçmek.


61-Elden düşürmemek

Bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek


62-Eli boş dönmek

Umduğunu alamadan dönmek 


63-Esamisi okunmamak

Kendisine değer verilmemek, adı anılmamak.


64-Eşeğini sağlam kazığa bağlamak

İşini güven altına almak.


65-Eşiğine yüz sürmek

Bir dilekte bulunmak için bir kişiye yalvarmaya gitmek.


66-Etekleri zil çalmak

Büyük sevinç içinde bulunmak


67-Eteğindeki taşı dökmek

Bütün bildiklerini açıklamak 


68-Etek öpmek

Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek 


69-Etliye sütlüye karışmamak

Hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak.


70-Ezbere iş görmek

İncelemeden gelişigüzel yapmak 


71-Faka basmak

Aldatılmak, uzağa düşmek.


72-Fareler cirit oynamak

Bir yerde hiç insan bulunmamak, o yer çok ıssız olmak.


73-Ferman dinlememek

Yasa, kural, yol yöntem tanımamak.


74-Fincancı katırlarını ürkütmek

Zararı dokunabilecek bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak.


75-Forsunu yitirmek

Etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek. 


76-Fos çıkmak

Bir işin sonu gelmemek, boş çıkmak


77-Foyası meydana çıkmak

Bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak.


78-Gafil avlamak

Umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek.


79-Gam çekmek

Tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek.


80-Gam yememek

Tasa etmemek, kaygılanmamak, üzülmemek.


81-Gazel okumak

Oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.


82-Geceyi gündüze katmak

Aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek.


83-Gemi azıya almak

Söz dinlemez olmak. 


84-Gemisini yürütmek

Bir işi hiçbir engel tanımadan sürdürmek. 


85-Gık dememek

Sesini çıkarmamak, karşı çıkmamak yakınmamak.


86-Gına gelmek

Usanmak, bıkmak.


87-Gırgıra almak

Biriyle alay etmek.


88-Göbeği çatlamak

Birçok güçlükleri yenmek için çok uğraşmak. 


89-Göğsü kabarmak

Övünç duymak, kıvanmak, iftihar etmek.


90-Göğüs geçirmek

Üzülerek erinden soluk almak.


91-Gökten zembille mi indi?

Neden başkalarına tanınmayan haklar ona tanınıyor.


92-Göklere çıkarmak

Aşırı ölçüde övmek.


93-Gölge düşürmek

Bir şeyin değerini veya ününü azaltacak işler yapmak.


94-Gönül almak

Kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek.


95-Göz boyamak

Kandırmak, yanıltmak, gösterişle aldatmak.


96-Gözlerini fal taşı gibi açmak

Şaşkınlıkla, hayretle bakmak. 


97-Göz nuru dökmek

Fazla emek sarf etmek. 


98-Gözü açılmak

İyiyi kötüyü veya kendisine yarayanı ayırt eder duruma gelmek.


99-Gözünü daldan budaktan sakınmamak

Tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek. 


100-Gözünü dört açmak

Aldanmamak için çok uyanık bulunmak.


101-Halep oradaysa arşın burada

Gereken koşullar hazır,hadi yap görelim.


102-Hacet kalmamak

Gereği olmamak.


103-Hâlden anlamak

Bir kimsenin içinde bulunduğu güç durumu anlayarak sezip anlayış göstermek.


104-Hangi dağda kurt öldü?

Nasıl oldu da böyle umulmadık güzel bir davranışta bulundun?


105-Hâli kalmamak

Gücü, takati, eski durumu olmamak.


106-Hallaç pamuğu gibi atmak

Toplu durumda bulunan kişi veya nesneleri darmadağın etmek.


107-Hapı yutmak

Kötü bir duruma düşmek.


108-Havanda su dövmek

Boşuna uğraşmak.


109-Havsalası almamak

Aklı kabul etmemek. 


110-Her boyaya girip çıkmak

Çeşitli işlerde kısa süre de olsaçalışmış olmak.


111-Her kafadan bir ses çıkmak

Bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak.


112-Her telden çalmak

Birçok konuda bilgisi olmak.


113-Hevesi kalmamak

Şevki kırılmak, isteği kalmamak.


114-Hevesi kursağında kalmak

İstediği, imrendiği şeyi elde edememek.


115-Hevesini almak

İstediği, imrendiği şeyi elde ederek ona doymak.


116-Heyheyleri tutmak 

Çok sinirlenmek.


117-Huyuna suyuna gitmek

Birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak.


118-Huyunu suyunu değiştirmek

Eskisine göre değişik davranmasına sebep olmak.


119-Hüsrana uğramak

Beklenilen sonucun elde edilememesi sebebiyle çok üzülmek, acı çekmek.


120-Icığını cıcığını çıkarmak

En küçük ayrıntısına kadar incelemek, didik didik etmek.


121-Isıtıp ısıtıp önüne koymak

Daha önce geçmiş bir olayı, bir işi, ileri sürülmüş bir düşünceyi sık sık tekrarlamak.


122-Iskartaya çıkarmak

Değersiz bularak bir yana atmak.


123-Işık almak

Güneş ışığından yararlanır durumda olmak.


124-İbret almak

Bir olaydan deneyim kazanmak, ders almak.


125-İç açmak

Gönle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak.


126-İç çekmek

Üzüntüyle derinden soluk almak.


127-İçine kurt düşmek

Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.


128-İçi açılmak

Güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak.


129-İçi bayılmak

Çok acıkmak.


130-İçi cız etmek

Ansızın içi sızlamak.


131-İçi daralmak

Sıkılmak, bunalmak.


132-İçi dayanmamak

Düşündüğünü Acıklı bir durumu kaldıramamak.


133-İçi dışına çıkmak

Kusacak duruma gelmek. 


134-İçi erimek

Kaygı duymak, çok üzülmek.


135-İçi gitmek

Bir şeyi yapmayı veya elde etmeyi çok istemek.


136-İçi içine sığmamak

Telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak.


137-İçi kan ağlamak

Çok üzüntü duymak.


138-İçi kazınmak

Açlıktan midesinde eziklik duymak


139-İçi parçalanmak

Birine acıyarak çok üzülmek.


140-İçi rahat etmek

Kaygı duyulacak bir konu bulunmadığını öğrenerek ferahlamak.


141-İçi sızlamak

Çok üzülmek.


142-İçi yanmak

Büyük bir acı, sıkıntı vb nedenlerle çok üzülmek


143-İçinden geçirmek

Bir şeyi yapmayı düşünmek.


144-İçinden gelmek

Bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak.


145-İçine atmak

Sıkıntısını kimseye belli etmemek. 


146-İçine daralma gelmek

Sıkıntı basmak, sıkılmak.


147-İçine doğmak

Bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önceden sezinlemek, malum olmak.


148-İçtikleri su ayrı gitmemek

Çok iyi arkadaş olmak. 


149-İçine kapanmak

Çevresindeki kişilerle ilgi kurmamak, duygularını kimseye açmamak.


150-İçine kurt düşmek

Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.


151-İçine sinmek

İsteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak.


152-İçini ısıtmak

Hoş, tatlı ve huzur verici duygular uyandırmak, coşku vermek.


153-İçini karartmak

Bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek.


154-İçini kemirmek

Bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak.


155-İçini okumak

Birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak.


156-İğne deliğinden Hindistan’ı seyretmek

Küçük bir olaydan büyük gerçeklere ulaşacak kadar keskin bir kavrayışı bulunmak.


157-İğne ile kuyu kazmak

Yetersiz araçlarla, sabırlı bir biçimde çalışıp çok güç olan bir işi başarmaya çalışmak.


158-İğne ipliğe dönmek

Çok zayıflamak.


159-İki arada bir derede kalmak

Sıkışık, zor şartlar altında kalmak. 


160-İki ayağını bir pabuca sokmak

Birini bir işi hemen yapması için çok sıkıştırmak.


161-İki ateş arasında kalmak

Zor bir durumda karar verememek.


162-İki gözü iki çeşme ağlamak

Sürekli ve çok ağlamak.


163-İki karpuzu bir koltuğa sığdırmak

Aynı anda iki işi veya görevi yapmak


164-İki yakası bir araya gelmemek

Geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak, borçtan kurtulamamak.


165-İnce eleyip sık dokumak

Bir şeyi bütün ayrıntılarıyla araştırmak, gözden veya elden geçirmek.


166-İn cin top oynamak

Hiçbir canlı varlık bulunmamak.


167- İncir çekirdeğini doldurmamak

Çok az veya çok önemsiz olmak.


168-İpe sapa gelmemek

Akla yakın olmamak veya birbirini tutmamak.


169-İpe un sermek

Geçersiz birtakım nedenler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.


170-İpliği pazara çıkmak

Bir kimsenin kötü niteliğinin zamanla ya da bir olay sonrasında anlaşılması.


171-İpleri koparmak

Bağlı bulunduğu kuruluşla veya yakınlığı bulunan kişilerle ilişkisini kesmek.


172-İpin ucunu kaçırmak

Yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek.


173-İple çekmek

Birini ölçülü davranmaya zorlamak.


174-İstifini bozmamak

Aldırış etmeyip durum ve davranışını değiştirmemek.


175-İşi Allah’a kalmak

Kimsenin kendisine yardım etmediği bir durumda, çaresiz kalmak.


176-İş başa düşmek

Kendi işini kendi görmek zorunda kalmak.


177-İş çığırından çıkmak

Bir iş amacından saparak düzeltilmesi güç bir durum almak


178-İş sarpa sarmak

İş, içinden çıkılması zor bir duruma gelmek.


179-İşi aksi gitmek

İstenilen sonucu elde edememek.


180-İşkembeden atmak

Uydurarak söylemek.


181-İz bırakmak

Etkisini kalıcı bir duruma getirmek


182-İzinden yürümek

Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek.


183-Jetonu geç düşmek

Konuşulan veya sözü edilen konuyu geç anlamak, geç intikal etmek.


184-Kabak başına patlamak

Birçok kimsenin ilgili olduğu olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek.


185-Kabak tadı vermek

Aşırı tekrarlanması, sürdürülmesi yüzünden bir şeyden bıkkınlık duyarak onu istemez duruma gelmek.


186-Kabına sığmamak

Duygularına engel olamayıp taşkın davranışlarda bulunmak.


187-Kabir azabı çekmek

Çok sıkılmak, üzülmek.


188-Kabuğuna çekilmek

Dışarısı ile olan ilişkilerini kesmek, kimse ile görüşmemek.


189-Kafa patlatmak

Bir konu üzerinde pek çok düşünmek.


190-Kafa sallamak

İkaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek.


191-Kaf ası kazan gibi olmak

Gürültülü şeyler dinlemekten rahatsız olmak.


192-Kafası bozulmak

Öfkelenmek, kızmak.


193-Kafasına dank etmek

Bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak.


194-Kafasına koymak

Bir şey yapmaya kesin karar vererek zamanını beklemek.


195-Kâğıt üzerinde kalmak

Yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak.


196-Kalburla su taşımak

Verimsiz, sonuçsuz bir işle uğraşmak.


197-Kale almamak

Önem vermemek, hesaba katmamak, sözünü etmeye değer bulmamak.


198-Kaleyi içinden fethetmek

Davasını karşı taraftan birinin yardımıyla kazanmak.


199-Kalıbını basmak

Bir şeyi güvenle doğrulamak.


200-Kalıbının adamı olmamak

Görünüşünden beklendiği gibi olmamak.


201-Kalıptan kalıba girmek

Çıkar sağlamak için her duruma uymak.


202-Kanadı altına almak

Korumak, himayesine almak. 


203-Kanat germek

Koruması altına almak, himaye etmek.


204-Kan beynine sıçramak

Çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.


205-Kancayı takmak

Bir kimsenin kötülüğü için uğraşmak. 


206-Kan ter içinde kalmak

Çok terli, yorgun ve perişan bir durumda olmak.


207-Kapağı atmak

Sıkıntısız, rahat bir yere sığınmak, kaçıp kurtulmak.


208-Kapı aralamak

Bir konuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak.


209-Kapıda kalmak

İçeri girememek.


210-Kapıları kapamak

Bütün ilişkileri kesmek veya anlaşma ortamını ortadan kaldırmak.


211-Kapısını aşındırmak

Yanına çok sık gitmek.


212-Kapıyı göstermek

Kovmak, uzaklaştırmak.


213-Kara çalmak

Birine iftira etmek, kara sürmek.


214-Karda gezip izini belli etmemek

Kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek.


215-Kargadan başka kuş tanımamak

Bildiğinden veya öğrendiğinden kesinlikle şaşmamak.


216-Karıncayı bile ezmemek

Çok merhametli, ince duygulu olmak.


217-Karnı zil çalmak

Çok acıkmış olmak.


218-Kaş göz işareti yapmak

Kaş ve gözle bir şeyler anlatmak, dikkat çekmek.


219-Kaşık çalmak

İştahla veya çabuk yemek.


220-Kaşıkla verip kepçeyle geri almak

Yaptığı bir iyiliğin acısını çıkarırcasına davranmak.


221-Kaşıkla yedirip, sapıyla göz çıkarmak

Yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.


222-Kaşlarını çatmak

Kızmak, öfkelenmek.


223-Kaş yapayım derken göz çıkarmak

İşi düzelteyim derken büsbütün bozmak.


224-Keli görünmek

Kusuru ortaya çıkmak.


225-Kelleyi koltuğuna almak

Ölümü göze almak.


226-Kelleyi vermek

Canını feda etmek.


227-Kemer sıkmak

Sıkı para politikası anlayışıyla daha az tüketmek.


228-Kök söktürmek

Uğraştırmak, güçlük çıkarmak.


229-Kökünden halletmek

Herhangi bir konuyu veya sorunu temelden çözümlemek.


230-Kökünü kazmak

Bir daha üreyemez duruma getirmek, hiçbir kalıntısını bırakmamak, yok etmek.


231-Kraldan çok kralcı olmak

Birinin davasını ondan daha çok savunur olmak.


232-Kulağı ters taraftan göstermek

Kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak.


233-Kulağına girmemek

Söylenilen sözlere önem vermemek, söylenenleri anlamamak, benimsememek.


234-Kulağına kar suyu kaçmak

Bir duyum almak.


235-Kulak kesilmek

Büyük bir dikkatle dinlemek.


236-Kulp takmak

Bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak.


237-Kuş gibi çırpınmak

Çaresizlik içinde telaşlı davranmak.


238-Kuş uçurmamak

Hiçbir şeyin veya kimsenin kaçmasına, geçmesine imkân vermemek.


239-Külahını ters giydirmek

Çok kurnaz olmak.


240-Külahları değişmek

Tehdit ederek bozuşmak.


241-Küpünü doldurmak

Eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek.


242-Kürek kadar dili olmak

Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.


243-Laf altında kalmamak

Kendisini rahatsız bir duruma düşüren söze gereken karşılığı verip durumu düzeltmek.


244-Laf işitmek

Azarlanmak, birisi kendisine darılmak


245-Lafa karışmak

Biri veya birileri konuşurken bir başkası konuşmak, konuşmaya katılmak.


246-Lafa tutmak

Yersiz, zamansız ve sürekli konuşarak meşgul etmek, oyalamak.


247-Lokmasını saymak

Sofrada yemek yiyen bir kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek.


248-Lügat paralamak

Konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak.


249-Mahalleyi ayağa kaldırmak

Bağırıp çağırarak konu komşuyu tedirgin etmek.


250-Mantar gibi yerden bitmek

Birdenbire veya kendiliğinden ortaya çıkmak.


251-Masal okumak

İnandırıcı olmayan, oyalayıcı sözlerle kandırmaya çalışmak.


252-Masrafa girmek

Bir iş veya yapım için çok para harcamak.


253-Mekik dokumak

İki nokta veya durum arasında sürekli gidip gelmek.


254-Meteliğe kurşun atmak

Parası kalmamak, hiç parası olmamak.


255-Metelik vermemek

Değer ve önem vermemek, umursamamak, aldırış etmemek.


256-Meydan okumak

Korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmak.


257-Meydana çıkarmak

Açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek.


258-Meydana getirmek

Olmasını sağlamak, oluşturmak.


259-Meydanı boş bulmak

Kendisini engelleyecek kimse görmeyerek aşırı davranışlarda bulunmak.


260-Mum tutturmak

Aşırı disiplin altına almak.


261-Mumla aramak

Çok isteyerek ve özlemle aramak. 


262-Muradına ermek

İsteğine kavuşmak, dileği gerçekleşmek, arzusu yerine gelmek 


263-Mürekkep yalamak

Çok okumuş, yazmış olmak 


264-Nabzına göre şerbet vermek

Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak yolda davranmak.


265-Nabzını tutmak

Düşüncesini, niyetini, eğilimini anlamaya çalışmak.


266-Nabzını yoklamak

Niyetini, düşüncesini, eğilimini anlamaya çalışmak.


267-Nalıncı keseri gibi kendine yontmak

Yaptığı işlerde hep kendi çıkarını düşünmek.


268-Nefes aldırmamak

Dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek.


269-Nefes tüketmek

Uzun uzun ve boş konuşmak.


270-Nefesini tutup beklemek

Heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek.


271-Ne oldum delisi olmak

Ummadığı bir duruma beklemediği bir anda ulaşan kimse çok şımarmak.


272-Not tutmak

Biri söz söylerken başkası onun söylediklerini yazmak.


273-Notunu vermek

Bir kimse için kötü bir kanıya varmak


274-Ocağı batmak

Yuvası yıkılmak veya soyu tükenmek


275-Ocağına düşmek

Birine koruması için sığınmak veya yardım etmesi için yalvarmak


276-Ocağına incir dikmek

Birinin evini barkını dağıtmak


277-Ok yaydan çıkmak 

Geri dönülemeyecek bir iş yapmak 


278-Olmayacak duaya amin demek

Gerçekleşmeyecek, sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak


279-On paraya on takla atmak

Az miktar para kazanmak için onursuzca bir sürü şey yapmak.


280-On parmağında on marifet olmak

Elinden her iş gelmek, çok becerikli olmak.


281-O tarakta bezi olmamak

O şeyle ilgisi olmamak.


282-Oyuna gelmek

Aldatılmak.


283-Oyunun kurallarını bilmek

Yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgisi olmak.


284-Ölçüyü kaçırmak

Yiyip içmekte veya davranışlarda aşırı gitmek.


285-Ölümü göze almak

Elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak.


286-Ömür çürütmek

Uzun zaman emek vermiş olmak veya boşuna vakit geçirmiş olmak.


287-Ömrü vefa etmemek

Bir sonuca ulaşmadan ölmek.


288-Ömrüne ömür katmak

Sevinmesine, mutlu olmasına sebep olmak.


289-Öpüp başına koymak

Bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak.


290-Pabucunu ters giydirmek

Güç bir duruma sokarak telaş içinde kaçırmak.


291-Pabucu dama atılmak

Kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek.


292-Pabuç kadar dili olmak

Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.


293-Paçayı kurtarmak

Kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak.


294-Paha biçmek

Değerini tahmin etmek veya belirlemek.


295-Pahalıya mal olmak

Çok para, özveri, emek gerektirmek. 


296-Paniğe kapılmak

Çok korkmak.


297-Palavra atmak

Abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek.


298-Para saçmak

Gereğinden çok para harcamak.


299-Parasını sokağa atmak

Değeri olmayan bir mala para vermek.


300-Parasıyla rezil olmak

Para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak.


301-Paraya kıymak

Gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.


302-Paraya para dememek

Çok para kazanır olmak.


303-Parmağı ağzında kalmak

Çok şaşırmak hayrete düşmek.


304-Parmağında oynatmak

Birine her istediğini yaptırmak, onu kukla gibi kullanmak.


305-Parmağını bile kıpırdatmamak

Bir iş için hiçbir davranışta bulunmamak.


306-Parmak kaldırmak

Bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını açık bırakarak kapalı eli yukarı kaldırmak.


307-Parmak ısırmak

Büyük şaşkınlık duymak.


308-Parmakla gösterilmek

Seçkin ünlü olmak.


309-Papara yemek

Azar işitmek.


310-Patırtıya pabuç bırakmamak

Önemli bir tehlike yaratmayacağını bildiği kışkırtmalara, yıldırmalara aldırmayıp bildiğini yapmak.


311-Parsayı başkası toplamak

Bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak.


312-Pılı pırtıyı toplamak

Gitmek üzere bütün eşyalarını toplamak.


313-Pire için yorgan yakmak

Önemsiz bir durum karşısında kızarak kendisine daha büyük zarar verecek davranışta bulunmak.


314-Pireyi deve yapmak

Önemsiz bir olayı büyütmek.


315-Post elden gitmek

Bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak.


316-Posta koymak

Birini korkutmak, gözdağı vermek.


317-Postu kurtarmak

Öldürülme tehlikesini atlatmak.


318-Pot kırmak

Yersiz ve karşısındakine dokunacak söz söylemek, gaf yapmak.


319-Punduna getirmek

Bir şeyi yapmak için uygun zamanı ve yeri seçmek.


320-Pusulayı şaşırmak

Güç bir duruma düşerek ne yapacağını bilememek.


321-Put kesilmek

Sessiz ve hareketsiz bir durum almak.


322-Rafa kaldırmak

Savsamak, artık üstünde durmamak, ihmal etmek.


323-Rahat yüzü görmemek

Hiç rahat etmemek.


324-Rayına girmek

Bir iş, bir girişim düzene sokulmak, iyi bir duruma getirilmek.


325-Rengi atmak

Korku, heyecan vb.  sebeplerle benzi sararmak.


326-Renk vermemek

Duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek.


327-Renkten renge girmek

Korkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak.


328-Rüzgâr ekip fırtına biçmek

Yaptığı bir kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşmak.


329-Rüzgârdan nem kapmak

En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.


330-Saat gibi işlemek

Aksamadan, ara vermeden çalışmak.


331-Saati saatine uymamak

Durumu, huyu sık sık değişmek.


332-Sabrı taşmak

Artık katlanamaz, dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak.


333-Saçına ak düşmek

Saçı ağarmaya başlamak, yaşlanmak.


334-Saçını başını yolmak

Çok üzülmek, üzüntüsünden dövünmek.


335-Saçını süpürge etmek

Kadın özveri ile çalışıp hizmet etmek.


336-Sağ gösterip sol vurmak

Şaşırtmak.


337-Sağ gözünü sol gözünden sakınmak

Çok kıskanç olmak.


338-Safra bastırmak

Açlığını yatıştıracak kadar az bir şey yemek.


339-Sakalı ele vermek

Başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek.


340-Sakalına kar yağmak

Sakalı aklaşmaya başlamak.


341-Sallantıda bırakmak

Bir şeyi sonuca bağlamamak, savsaklamak.


342-Sallantıda kalmak

Bir çözüme bağlanmamak.


343-Saman altından su yürütmek

Belli etmeden iş çevirmek, ortalığı karıştırmak.


344-Sarpa sarmak

Güçlükler ortaya çıkmak, çözülmesi çok güç bir duruma gelmek.


345-Sepet havası çalmak

İşinden çıkarmak, sepetlemek.


346-Sermayeyi kediye yüklemek

Parasını yiyip bitirmek.


347-Sevinci kursağında kalmak

Bir engel sebebiyle hayal kırıklığına uğramak.


348-Sevinçten havalara uçmak

Çok sevinmek.


349-Seyirci kalmak

Bir olay karşısında hiçbir tepki göstermeyerek işe karışmamak.


350-Sıfırdan başlamak

En baştan, hiçbir şeye sahip olmadan bir işe girişmek.


351-Sıfırı tüketmek

Yoksul duruma gelmek, yoksullaşmak.


352-Sırra kadem basmak

Bir kimse ortalıktan yok olmak, ortalıkta görünmemek.


353-Sırtından geçinmek

Geçimini bir kimseden sağlamak.


354-Sırtı yere gelmemek

Bir işte herhangi bir zorluk karşısında sarsılmamak, konumunu kaybetmemek, güçlü olmak.


355-Silip süpürmek

Ne var ne yoksa hepsini yemek.


356-Sineye çekmek

Kötü bir davranış, söz veya olaya ister istemez katlanmak.


357-Sinek avlamak

Müşterisi olmayıp boş oturmak.


358-Son kozunu oynamak

Elinde bulunan son imkânı kullanmak.


359-Son noktayı koymak

Bir işte en son sözü söylemek.


360-Soyup soğana çevirmek

Hiçbir şey bırakmamacasına soymak.


361-Söz vermek

Bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek.


362-Sözü ağzına tıkamak

Birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imkân tanımamak.


363-Sözü ağzında gevelemek

Söylemek istediğini söyleyememek.


364-Sözü dağıtmak

Konuşurken birçok konuya değinerek anlatmak isteği konudan uzaklaşmak.


365-Sucuk gibi ıslanmak

Baştan aşağı ıslanmak.


366-Su gibi ezberlemek

Yanlışsız okuyabilecek kadar ezberlemek.


367-Sudan çıkmış balığa dönmek

Herhangi bir sebeple ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak.


368-Suratından düşen bin parça olmak

Öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak.


369-Suratını ekşitmek

Yüzüne memnun olmadığını belirten bir anlam vermek.


370-Suya götürüp susuz getirmek

Herhangi bir işte akıl, zekâ, deneyim ve kurnazlıkla bir diğerini alt etmek.


371-Suya sabuna dokunmamak

Davranışlarını kimseyi incitmeyecek biçimde ayarlamak.


372-Suyuna gitmek

Bir kimseyi sinirlendirmeyecek biçimde davranmak.


373-Sünger çekmek

Bir şeyi hiç olmamış saymak, silmek, silip atmak, unutmak.


374-Sürüden ayrılmak

Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturmak, herkesin yaptığını yapmamak.


375-Sürüncemede kalmak

Bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamamak.


376-Sütüne havale etmek

İşi, beklenen biçimde yapmasını o kişinin vicdanına bırakmak.


377-Şafak atmak

Öfkelenmek.


378-Şeytana pabucu ters giydirmek

Çok kurnaz olmak.


379-Şeytanın bacağını kırmak

Uğursuzluğu, şanssızlığı, aksiliği yenmek.


380-Şifayı bulmak

Hastalanmak veya hastalığı artmak 


381-Taban tepmek

Uzun yol yürümek.


382-Tabanları yağlamak

Uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak.


383-Tadı damağında kalmak

Hoşa giden, zevk alınan bir şeyi unutamamak.


384-Tadı tuzu kalmamak

Eski zevki kalmamak, yavanlaşmak.


385-Tadına doyum olmamak

Herhangi bir şey çok beğenilmek.


386-Tadında bırakmak

Güzel giden bir şeyi tatsız bir duruma sokacak ölçüsüzlüğe vardırmamak.


387-Takıp takıştırmak

Özenerek süslenmek.


388-Tam adamına çatmak

Olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek.


389-Tam üstüne basmak

Doğru olanı, istenileni bulmak.


390-Tarihe karışmak

Unutulmak, yalnız adı kalmak.


391-Tası tarağı toplamak

Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak.


392-Taşı gediğine koymak

Gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak.


393-Tefe koymak

Biri hakkında alaylı dedikodu yapmak.


394-Tencerede pişirip kapağında yemek

Geçinme konusunda var olanla yetinmek.


395-Tepeden bakmak

Küçümsemek.


396-Tepesinde havan dövmek

Üst katta oturan biri, gürültü yaparak alt kattakini rahatsız etmek.


397-Tepesine binmek

Genellikle kendinden daha güçsüz kimseleri ezmek, kötü davranmak.


398-Tepeden tırnağa süzmek

Herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak.


399-Tepesinden kaynar sular dökülmek

Üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak.


400-Tepesinin tası atmak

Birdenbire çok sinirlenmek.


401-Tereciye tere satmak

Birine çok iyi bildiği bir şeyi öğretmeye kalkmak.


402-Ters düşmek

Aykırı durumda olmak, karşıt olmak


403-Ters tarafından kalkmak

Aksiliği, huysuzluğu, tersliği üzerinde olmak.


404-Tersine dönmek

Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak.


405-Teselli bulmak

Avunmak.


406-Tezgâhı kurmak

İşe başlamak üzere çalışma araçlarını hazırlamak, çalışmaya başlamak.


407-Tıka basa doldurmak

Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak.


408-Tıka basa yemek

Mideye sıkıntı verecek kadar çok yemek.


409-Tilki uykusuna yatmak

Uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak.


410-Tongaya basmak

Kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek.


411-Topa tutmak

Kötü eleştiri amaçlı saldırmak.


412-Toz kondurmamak

Bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi kusursuz göstermek.


413-Tozu dumana katmak

Ortalığı altüst etmek.


414-Treni kaçırmak

Bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkânını yitirmek.


415-Turnayı gözünden vurmak

Umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek.


416-Turşusunu kurmak

Bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyamamak.


417-Turşuya dönmek

Çok yorulmak, bitkinleşmek.


418-Tuttuğu dal elinde kalmak

Dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz duruma gelmek.


419-Tuttuğunu koparmak

Becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak.


420-Tuzluya mal olmak

Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek.


421-Tükürdüğünü yalamak

Verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönmek.


422-Türkü yakmak

Türkü sözünü bestelemek.


423-Tüyleri diken diken olmak

Üşümekten veya korkmaktan vücuttaki kılların dipleri kabarıp kıllar dikilmek.


424-Tüyleri ürpermek

Kötü bir olay, soğuk, gıcıklanma vb. sebeplerle korku veya tiksinti duymak.


425-Ucuz atlatmak

Zor veya tehlikeli durumdan az zararla sıyrılmak.


426-Ucu bucağı olmamak

Başı sonu olmamak.


427-Uçan kuşa borcu olmak

Pek çok kişiye borçlu olma.


428-Umudu boşa çıkmak

Beklentisi, umudu gerçekleşmemek, hayal kırıklığına uğramak.


429-Umudunu kesmek

Artık olacağını beklememek.


430-Uyku bastırmak

Çok uykusu gelmek.


431-Üstünde durmak

Bir işe önem vermek, bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek.


432-Üstüne alınmak

Bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak.


433-Üstüne toz kondurmamak

Bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.


434-Üstüne üstüne gitmek

Çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.


435-Üstüne vazife olmamak

Görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek.


436-Vakit öldürmek

Zamanı yararsız, gereksiz işlerle veya iş yapmadan geçirmek.


437-Varlıkta darlık çekmek

Herhangi bir engel yüzünden elindeki imkândan yararlanamamak.


438-Vebal altında kalmak

Manevi sorumluluk yüklenmek.


439-Volta atmak

Bir aşağı bir yukarı dolaşmak.


440-Yabancılık çekmek

Bir iş veya çevrede yabancı olmaktan doğan güçlüklere uğramak.


441-Yağmasa da gürlemek

Elinden bir şey gelmese de sözle destek vermek.


442-Yağıp gürlemek

Birden çok sinirlenmek.


443-Yağmur yağarken küpünü doldurmak

Fırsat varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek.


444-Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak

Güç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaşmak.


445-Yakasına yapışmak

Hesap sormak veya bir şey istemek için tutup bırakmamak.


446-Yakasını bırakmamak

Bezdirecek kadar üstüne düşmek, rahat vermemek, ısrar etmek.


447-Yakayı ele vermek

Kaçamayarak ele geçmek, yakalanmak.


448-Yakışık almamak

Yerinde olmamak, uygun düşmemek.


449-Yan çizmek

Bir işten kaçmak .


450-Yan gelip yatmak

Bir işe karışmayarak rahatına bakmak, keyfince yaşamak.


451-Yan gözle bakmak

Belli etmeden, göz ucuyla bakmak.


452-Yanına bırakmamak

Cezasız bırakmamak, öç almak.


453-Yanına kâr kalmak

Cezasız kalmak.


454-Yangına körükle gitmek

Gerginliği, uzlaşmazlığı artıracak biçimde davranmak .


455-Yanlış kapı çalmak

İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.


456-Yaraya merhem olmak

Zorunlu ihtiyacı karşılamak.


457-Yaraya tuz biber ekmek

Bir derdin acısını çoğaltmak.


458-Yarı yolda bırakmak

Yapılan yardımı sonuna kadar sürdürmemek.


459-Yaş akıtmak

Ağlamak.


460-Yaş tahtaya basmamak

Bir işte uyanık davranarak aldanmamak.


461-Yatak yorgan yatmak

Ağır hasta olmak.


462-Yaygarayı basmak

Bağırıp çağırmak.


463-Yelkenleri suya indirmek

Direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini benimsemek, kabul etmek.


464-Yer yarılıp içine girmek

Yitirilip bir türlü bulamamak.


465-Yerden yere vurmak

Birine türlü yönlerden saldırarak onu çok aşağılayıcı bir duruma düşürmek.


466-Yere çalmak

Yere atmak, yere fırlatmak.


467-Yeri göğü birbirine katmak

Aşırı telaş yaratmak.


468-Yerin dibine geçmek

Çok utanıp sıkılmak.


469-Yerinde yeller esmek

Artık bulunmamak, yok olmak.


470-Yerle bir etmek

Temeline kadar yok etmek, tahrip etmek.


471-Yeşil ışık yakmak

Uygun olabileceğini, izin verilebileceğini belli etmek.


472-Yılanın kuyruğuna basmak

Kötü bir kimseye kötülük yapacak fırsat vermek.


473-Yıldızları barışmamak

Görüş, duygu ve düşünce bakımından uyuşmamak. 


474-Yoluna can vermek

Birinin uğruna ölmek.


475-Yuları birinin elinde olmak

Bir kimsenin davranışları birinin denetiminde, yönetiminde olmak.


476-Yuları ele kaptırmak

Birinin sözünden çıkmayacak duruma gelmek, kendi iradesiyle davranmamak.


477-Yumurta kapıya dayanmak

Yapılacak iş için zaman çok daralmak.


478-Yumurtaya kulp takmak

Bahane bulmakta usta olmak.


479-Yuvasını bozmak

Ev ve aile düzenini dağıtmak.


480-Yük altına girmek

Ağır bir görevi üzerine almak. 


481-Yüreği ağzına gelmek

Birdenbire çok korkmak, aşırı korku veya sevinçten fazlasıyla heyecanlanmak, endişelenmek.


482-Yüreği hop etmek

Birdenbire korkup heyecanlanmak.


483-Yüreği kan ağlamak

Derinden acı duymak, çok üzülmek.


484-Yüreğine ateş düşmek

Felakete uğramak, çok üzülmek.


485-Yüreğine su serpmek

Bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak.


486-Yüz verince astar istemek

Kendisine gösterilen küçük bir ilgiden şımararak geniş yetki elde etmeye, daha çok yarar sağlamaya çalışmak.


487-Yüzüne hasret kalmak

Birinden veya bir şeyden yoksun kalmak, özlemek.


488-Yüzüne kan gelmek

Sağlığı yerine gelmek, benzinin solgunluğu geçmek.


489-Yüzünü güldürmek

Birini mutlu etmek, birine iyilik etmek.


490-Yüzünü kara çıkarmak

Birini utandırmak.


491-Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek

Uzun sürmüş bir işi bitirmek üzere olmak.


492-Zeval vermemek

Yok etmemek, sona erdirmemek.


493-Zeytinyağı gibi üste çıkmak

Bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklı çıkarmaya çalışmak.


494-Zıvanadan çıkmak

Çok sinirlenmek, öfkelenmek.


495-Zihnini kurcalamak

Bir şey sık sık hatırlanıp insanı düşündürmek.


496-Zil takıp oynamak

Çok sevindiğini belli etmek.


497-Zirveye çıkmak

En üst düzeyde ilgi çekmek, herkes tarafından konuşulur olmak.


498-Zokayı yutmak

Aldatılarak büyük zarara uğramak.


499-Züğürt tesellisi

Kavuştuğu önemsiz şeyin,eldeedemediği önemli şeyleri aratmadığını söyleyerek kendini avutma.


500-Zülfü yare dokunmak

Kırılması doğru olmayan kişileri gücendirecek söz söylemek, davranışta bulunmak.