- ANA SAYFA
- 4. SINIF
- 5. SINIF
- 6. SINIF
- 7. SINIF
- 8. SINIF
- DKAB LİSE
- ÖZEL EĞİTİM
- GRUPLAR YARIŞIYOR
- ONLİNE TESTLER
- SURE VE DUALAR
- Akıllı Bilgi Kartları
- Hangisi Doğru
- Siyer Etkinlikleri
- Çesitli Etkinlikler
- Din Eğitimi
- İnteraktif Etkinlikler
- Kur'an Öğreniyorum
- Dini Boyama
- İLAHİLER
- Eğitsel Videolar
- Projeler
- Site Hakkında-İletişim
- SON DAKİKA
- 2 KİŞİLİK OYUNLAR
- ÇEVRE EĞİTİMİ
- İngilizce Kelime Oyunları
20 Mart 2025
ANA SAYFA
19 Mart 2025
1 Kelime 1 İşlem Oyunu
TRT deki eski yarışmanın benzeri. Verilen harflerle kelimeler bulmalı ve
verilen saylardan dört işlemle istenen sayıya ulaşmalısnız.
500 Deyim Bulmaca Oyunu
Türkçemizde en çok kullanılan 500 deyimden her sefer 10 tanesi soruluyor. Kolay gelsin
****************
500 Deyim:
1-Abayı sermek
Uzun süre yerleşip kalmak.
2-Abayı yakmak
Birine aşırı bir biçimde gönül vermek, tutulmak, âşık olmak.
3-Açık kapı bırakmak
Gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
4-Ağız değiştirmek
Önce söylediğini başka türlü anlatmak.
5-Akla karayı seçmek
Bir işi başarıncaya değin çok sıkıntı çekmek, güçlüklerle karşılaşmak.
6-Akla hayale gelmemek
İnanılmamak
7-Aklına geleni yapmak
Her istediğini önünü sonunu düşünmeden yapmak.
8-Aklını peynir ekmekle yemek
Düşüncesizce davranmak, delice işler yapmak.
9-Aklından çıkarmamak
Sürekli hatırlamak, unutmamak
10-Aralarından kara kedi geçmek
Dostluk bağlarının gevşemesi, soğukluk girmesi.
11-Arpacı kumrusu gibi düşünmek
İçinde bulunduğu sorunu nasıl çözeceğini uzun uzun düşünmek.
12-Asıp kesmek
İşbaşında bulunan bir kimse yasayı çiğneyerek sert davranmak.
13-Aşık atmak
Yarışmak, yarış etmek.
14-Ayağını yorganına göre uzatmak
Giderini gelirine uydurmak.
15-Ayakları geri geri gitmek
Bir yere istemeye istemeye gitmek.
16-Baklayı ağzından çıkarmak
Gizli tuttuğu şeyleri açıklamak.
17-Balık kavağa çıkınca
Gerçekleşme olanağı bulunmayan şeyin gerçekleşebileceği kabul edilirse.
18-Bam teline basmak
Birinin çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek.
19-Benzine kan gelmek
Sağlıklı duruma gelmek, canlanmak
20-Bıyık altından gülmek
Birinin durumuna belli etmemeye çalışarak gülümsemek.
21-Bindiği dalı kesmek
Kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi farkında olmadan yararsız duruma getirmek
22-Bir dediği bir dediğini tutmamak
Söyledikleri birbirine uymamak, tutarsız konuşmak.
23-Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
Söylenen söze önem vermemek.
24-Boyunun ölçüsünü almak
Kendi yetersizliğini, beceriksizliğini anlamak.
25-Bozuk çalmak
Canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak.
26-Buluttan nem kapmak
En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
27-Burnunda tütmek
Çok özler, çok arar, çok ister olmak.
28-Burnundan kıl aldırmamak
Kendisine söz söyletmemek, çok huysuz ve kibirli olmak.
29-Can evinden vurmak
En etkileyici yönünden saldırmak.
30-Canı burnuna gelmek
Bir şey yaparken çok zorluk çekmek.
31-Canını dişine takmak
Her tehlikeyi göze alarak işe girişmek.
32-Cehenneme atsalar odun yaş diye bağırır
Her şeye itiraz eder,çok densizdir, hiçbir durumu beğenmez.
33-Cendereye sokmak
Manevi baskı altına almak.
34-Çamura bulaşmak
Kirli ve uygunsuz bir işe karışmak.
35-Çetele tutmak
Hesap tutmak amacı ile bir yere çizgiler çizmek.
36-Çil yavrusu gibi dağılmak
Toplu olarak bulunan insanların her biri bir yana dağılmak.
37-Çizgisinden sapmamak
Görüşlerinden vazgeçmemek, kararlı davranmak.
38-Çizmeyi aşmak
Bilmediği, aklının ermediği, yetkisinin dışındaki bir işe kalkışmak.
39-Çorap söküğü gibi gitmek
Başlayan bir iş veya birbirine bağlı birçok iş arka arkaya ve kolayca sürüp gitmek.
40-Çorbada tuzu bulunmak
Bir iş veya görevde az da olsa emeği geçmiş olmak.
41-Çürük tahtaya basmak
Tedbirsizlik edip sonu tehlikeli olabilecek bir işe girişmek.
42-Daldan dala konmak
Çok sık, düşünce ya da konu değiştirmek.
43-Dal gibi kalmak
Vücudu çok zayıflamak.
44-Deveye hendek atlatmak
Birine yapılması çok zor, hemen hemen imkânsız olan işleri yaptırabilmek.
45-Dikiş tutturamamak
Bir işte veya bir yerde herhangi bir sebeple uzun süre kalamamak
46-Dil dökmek
Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek.
47-Dile getirmek
Belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek.
48-Dilinde tüy bitmek
Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak.
49-Diline düşmek
Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek.
50-Dilini tutamamak
Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak.
51-Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
Daha iyi bir şey elde etmek uğruna elindekini de yitirmek.
52-Dört duvar arasından kalmak
Evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak.
53-Dumanı tepesinden çıkmak
Çok öfkelenmek.
54-Dut yemiş bülbüle dönmek
Neşe ve konuşkanlığını yitirmek, susmak.
55-Dünya başına yıkılmak
Çok sıkılmak, umutlarını yitirmek.
56-Dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak
İnsanın başına neler gelebileceğini öğretmek veya öğrenmek.
57-Dünyalara değişmemek
Her şeyden daha fazla sevmek
58-Dünyayı tozpembe görmek
Üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak.
59-El ayak çekilmek
Ortalıkta kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek.
60-El değiştirmek
Bir şeyin kullanımı veya mülkiyeti bir kimseden başka bir kimseye geçmek.
61-Elden düşürmemek
Bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek
62-Eli boş dönmek
Umduğunu alamadan dönmek
63-Esamisi okunmamak
Kendisine değer verilmemek, adı anılmamak.
64-Eşeğini sağlam kazığa bağlamak
İşini güven altına almak.
65-Eşiğine yüz sürmek
Bir dilekte bulunmak için bir kişiye yalvarmaya gitmek.
66-Etekleri zil çalmak
Büyük sevinç içinde bulunmak
67-Eteğindeki taşı dökmek
Bütün bildiklerini açıklamak
68-Etek öpmek
Yaltaklanmak, dalkavukluk etmek
69-Etliye sütlüye karışmamak
Hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak.
70-Ezbere iş görmek
İncelemeden gelişigüzel yapmak
71-Faka basmak
Aldatılmak, uzağa düşmek.
72-Fareler cirit oynamak
Bir yerde hiç insan bulunmamak, o yer çok ıssız olmak.
73-Ferman dinlememek
Yasa, kural, yol yöntem tanımamak.
74-Fincancı katırlarını ürkütmek
Zararı dokunabilecek bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak.
75-Forsunu yitirmek
Etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek.
76-Fos çıkmak
Bir işin sonu gelmemek, boş çıkmak
77-Foyası meydana çıkmak
Bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak.
78-Gafil avlamak
Umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek.
79-Gam çekmek
Tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek.
80-Gam yememek
Tasa etmemek, kaygılanmamak, üzülmemek.
81-Gazel okumak
Oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.
82-Geceyi gündüze katmak
Aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek.
83-Gemi azıya almak
Söz dinlemez olmak.
84-Gemisini yürütmek
Bir işi hiçbir engel tanımadan sürdürmek.
85-Gık dememek
Sesini çıkarmamak, karşı çıkmamak yakınmamak.
86-Gına gelmek
Usanmak, bıkmak.
87-Gırgıra almak
Biriyle alay etmek.
88-Göbeği çatlamak
Birçok güçlükleri yenmek için çok uğraşmak.
89-Göğsü kabarmak
Övünç duymak, kıvanmak, iftihar etmek.
90-Göğüs geçirmek
Üzülerek erinden soluk almak.
91-Gökten zembille mi indi?
Neden başkalarına tanınmayan haklar ona tanınıyor.
92-Göklere çıkarmak
Aşırı ölçüde övmek.
93-Gölge düşürmek
Bir şeyin değerini veya ününü azaltacak işler yapmak.
94-Gönül almak
Kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek.
95-Göz boyamak
Kandırmak, yanıltmak, gösterişle aldatmak.
96-Gözlerini fal taşı gibi açmak
Şaşkınlıkla, hayretle bakmak.
97-Göz nuru dökmek
Fazla emek sarf etmek.
98-Gözü açılmak
İyiyi kötüyü veya kendisine yarayanı ayırt eder duruma gelmek.
99-Gözünü daldan budaktan sakınmamak
Tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek.
100-Gözünü dört açmak
Aldanmamak için çok uyanık bulunmak.
101-Halep oradaysa arşın burada
Gereken koşullar hazır,hadi yap görelim.
102-Hacet kalmamak
Gereği olmamak.
103-Hâlden anlamak
Bir kimsenin içinde bulunduğu güç durumu anlayarak sezip anlayış göstermek.
104-Hangi dağda kurt öldü?
Nasıl oldu da böyle umulmadık güzel bir davranışta bulundun?
105-Hâli kalmamak
Gücü, takati, eski durumu olmamak.
106-Hallaç pamuğu gibi atmak
Toplu durumda bulunan kişi veya nesneleri darmadağın etmek.
107-Hapı yutmak
Kötü bir duruma düşmek.
108-Havanda su dövmek
Boşuna uğraşmak.
109-Havsalası almamak
Aklı kabul etmemek.
110-Her boyaya girip çıkmak
Çeşitli işlerde kısa süre de olsaçalışmış olmak.
111-Her kafadan bir ses çıkmak
Bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak.
112-Her telden çalmak
Birçok konuda bilgisi olmak.
113-Hevesi kalmamak
Şevki kırılmak, isteği kalmamak.
114-Hevesi kursağında kalmak
İstediği, imrendiği şeyi elde edememek.
115-Hevesini almak
İstediği, imrendiği şeyi elde ederek ona doymak.
116-Heyheyleri tutmak
Çok sinirlenmek.
117-Huyuna suyuna gitmek
Birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak.
118-Huyunu suyunu değiştirmek
Eskisine göre değişik davranmasına sebep olmak.
119-Hüsrana uğramak
Beklenilen sonucun elde edilememesi sebebiyle çok üzülmek, acı çekmek.
120-Icığını cıcığını çıkarmak
En küçük ayrıntısına kadar incelemek, didik didik etmek.
121-Isıtıp ısıtıp önüne koymak
Daha önce geçmiş bir olayı, bir işi, ileri sürülmüş bir düşünceyi sık sık tekrarlamak.
122-Iskartaya çıkarmak
Değersiz bularak bir yana atmak.
123-Işık almak
Güneş ışığından yararlanır durumda olmak.
124-İbret almak
Bir olaydan deneyim kazanmak, ders almak.
125-İç açmak
Gönle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak.
126-İç çekmek
Üzüntüyle derinden soluk almak.
127-İçine kurt düşmek
Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.
128-İçi açılmak
Güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak.
129-İçi bayılmak
Çok acıkmak.
130-İçi cız etmek
Ansızın içi sızlamak.
131-İçi daralmak
Sıkılmak, bunalmak.
132-İçi dayanmamak
Düşündüğünü Acıklı bir durumu kaldıramamak.
133-İçi dışına çıkmak
Kusacak duruma gelmek.
134-İçi erimek
Kaygı duymak, çok üzülmek.
135-İçi gitmek
Bir şeyi yapmayı veya elde etmeyi çok istemek.
136-İçi içine sığmamak
Telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak.
137-İçi kan ağlamak
Çok üzüntü duymak.
138-İçi kazınmak
Açlıktan midesinde eziklik duymak
139-İçi parçalanmak
Birine acıyarak çok üzülmek.
140-İçi rahat etmek
Kaygı duyulacak bir konu bulunmadığını öğrenerek ferahlamak.
141-İçi sızlamak
Çok üzülmek.
142-İçi yanmak
Büyük bir acı, sıkıntı vb nedenlerle çok üzülmek
143-İçinden geçirmek
Bir şeyi yapmayı düşünmek.
144-İçinden gelmek
Bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak.
145-İçine atmak
Sıkıntısını kimseye belli etmemek.
146-İçine daralma gelmek
Sıkıntı basmak, sıkılmak.
147-İçine doğmak
Bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önceden sezinlemek, malum olmak.
148-İçtikleri su ayrı gitmemek
Çok iyi arkadaş olmak.
149-İçine kapanmak
Çevresindeki kişilerle ilgi kurmamak, duygularını kimseye açmamak.
150-İçine kurt düşmek
Kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak.
151-İçine sinmek
İsteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak.
152-İçini ısıtmak
Hoş, tatlı ve huzur verici duygular uyandırmak, coşku vermek.
153-İçini karartmak
Bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek.
154-İçini kemirmek
Bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak.
155-İçini okumak
Birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak.
156-İğne deliğinden Hindistan’ı seyretmek
Küçük bir olaydan büyük gerçeklere ulaşacak kadar keskin bir kavrayışı bulunmak.
157-İğne ile kuyu kazmak
Yetersiz araçlarla, sabırlı bir biçimde çalışıp çok güç olan bir işi başarmaya çalışmak.
158-İğne ipliğe dönmek
Çok zayıflamak.
159-İki arada bir derede kalmak
Sıkışık, zor şartlar altında kalmak.
160-İki ayağını bir pabuca sokmak
Birini bir işi hemen yapması için çok sıkıştırmak.
161-İki ateş arasında kalmak
Zor bir durumda karar verememek.
162-İki gözü iki çeşme ağlamak
Sürekli ve çok ağlamak.
163-İki karpuzu bir koltuğa sığdırmak
Aynı anda iki işi veya görevi yapmak
164-İki yakası bir araya gelmemek
Geçim sıkıntısından bir türlü kurtulamamak, borçtan kurtulamamak.
165-İnce eleyip sık dokumak
Bir şeyi bütün ayrıntılarıyla araştırmak, gözden veya elden geçirmek.
166-İn cin top oynamak
Hiçbir canlı varlık bulunmamak.
167- İncir çekirdeğini doldurmamak
Çok az veya çok önemsiz olmak.
168-İpe sapa gelmemek
Akla yakın olmamak veya birbirini tutmamak.
169-İpe un sermek
Geçersiz birtakım nedenler ileri sürerek istenilen işi yapmaktan kaçınmak.
170-İpliği pazara çıkmak
Bir kimsenin kötü niteliğinin zamanla ya da bir olay sonrasında anlaşılması.
171-İpleri koparmak
Bağlı bulunduğu kuruluşla veya yakınlığı bulunan kişilerle ilişkisini kesmek.
172-İpin ucunu kaçırmak
Yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek.
173-İple çekmek
Birini ölçülü davranmaya zorlamak.
174-İstifini bozmamak
Aldırış etmeyip durum ve davranışını değiştirmemek.
175-İşi Allah’a kalmak
Kimsenin kendisine yardım etmediği bir durumda, çaresiz kalmak.
176-İş başa düşmek
Kendi işini kendi görmek zorunda kalmak.
177-İş çığırından çıkmak
Bir iş amacından saparak düzeltilmesi güç bir durum almak
178-İş sarpa sarmak
İş, içinden çıkılması zor bir duruma gelmek.
179-İşi aksi gitmek
İstenilen sonucu elde edememek.
180-İşkembeden atmak
Uydurarak söylemek.
181-İz bırakmak
Etkisini kalıcı bir duruma getirmek
182-İzinden yürümek
Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek.
183-Jetonu geç düşmek
Konuşulan veya sözü edilen konuyu geç anlamak, geç intikal etmek.
184-Kabak başına patlamak
Birçok kimsenin ilgili olduğu olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek.
185-Kabak tadı vermek
Aşırı tekrarlanması, sürdürülmesi yüzünden bir şeyden bıkkınlık duyarak onu istemez duruma gelmek.
186-Kabına sığmamak
Duygularına engel olamayıp taşkın davranışlarda bulunmak.
187-Kabir azabı çekmek
Çok sıkılmak, üzülmek.
188-Kabuğuna çekilmek
Dışarısı ile olan ilişkilerini kesmek, kimse ile görüşmemek.
189-Kafa patlatmak
Bir konu üzerinde pek çok düşünmek.
190-Kafa sallamak
İkaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek.
191-Kaf ası kazan gibi olmak
Gürültülü şeyler dinlemekten rahatsız olmak.
192-Kafası bozulmak
Öfkelenmek, kızmak.
193-Kafasına dank etmek
Bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak.
194-Kafasına koymak
Bir şey yapmaya kesin karar vererek zamanını beklemek.
195-Kâğıt üzerinde kalmak
Yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak.
196-Kalburla su taşımak
Verimsiz, sonuçsuz bir işle uğraşmak.
197-Kale almamak
Önem vermemek, hesaba katmamak, sözünü etmeye değer bulmamak.
198-Kaleyi içinden fethetmek
Davasını karşı taraftan birinin yardımıyla kazanmak.
199-Kalıbını basmak
Bir şeyi güvenle doğrulamak.
200-Kalıbının adamı olmamak
Görünüşünden beklendiği gibi olmamak.
201-Kalıptan kalıba girmek
Çıkar sağlamak için her duruma uymak.
202-Kanadı altına almak
Korumak, himayesine almak.
203-Kanat germek
Koruması altına almak, himaye etmek.
204-Kan beynine sıçramak
Çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.
205-Kancayı takmak
Bir kimsenin kötülüğü için uğraşmak.
206-Kan ter içinde kalmak
Çok terli, yorgun ve perişan bir durumda olmak.
207-Kapağı atmak
Sıkıntısız, rahat bir yere sığınmak, kaçıp kurtulmak.
208-Kapı aralamak
Bir konuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak.
209-Kapıda kalmak
İçeri girememek.
210-Kapıları kapamak
Bütün ilişkileri kesmek veya anlaşma ortamını ortadan kaldırmak.
211-Kapısını aşındırmak
Yanına çok sık gitmek.
212-Kapıyı göstermek
Kovmak, uzaklaştırmak.
213-Kara çalmak
Birine iftira etmek, kara sürmek.
214-Karda gezip izini belli etmemek
Kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek.
215-Kargadan başka kuş tanımamak
Bildiğinden veya öğrendiğinden kesinlikle şaşmamak.
216-Karıncayı bile ezmemek
Çok merhametli, ince duygulu olmak.
217-Karnı zil çalmak
Çok acıkmış olmak.
218-Kaş göz işareti yapmak
Kaş ve gözle bir şeyler anlatmak, dikkat çekmek.
219-Kaşık çalmak
İştahla veya çabuk yemek.
220-Kaşıkla verip kepçeyle geri almak
Yaptığı bir iyiliğin acısını çıkarırcasına davranmak.
221-Kaşıkla yedirip, sapıyla göz çıkarmak
Yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.
222-Kaşlarını çatmak
Kızmak, öfkelenmek.
223-Kaş yapayım derken göz çıkarmak
İşi düzelteyim derken büsbütün bozmak.
224-Keli görünmek
Kusuru ortaya çıkmak.
225-Kelleyi koltuğuna almak
Ölümü göze almak.
226-Kelleyi vermek
Canını feda etmek.
227-Kemer sıkmak
Sıkı para politikası anlayışıyla daha az tüketmek.
228-Kök söktürmek
Uğraştırmak, güçlük çıkarmak.
229-Kökünden halletmek
Herhangi bir konuyu veya sorunu temelden çözümlemek.
230-Kökünü kazmak
Bir daha üreyemez duruma getirmek, hiçbir kalıntısını bırakmamak, yok etmek.
231-Kraldan çok kralcı olmak
Birinin davasını ondan daha çok savunur olmak.
232-Kulağı ters taraftan göstermek
Kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak.
233-Kulağına girmemek
Söylenilen sözlere önem vermemek, söylenenleri anlamamak, benimsememek.
234-Kulağına kar suyu kaçmak
Bir duyum almak.
235-Kulak kesilmek
Büyük bir dikkatle dinlemek.
236-Kulp takmak
Bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak.
237-Kuş gibi çırpınmak
Çaresizlik içinde telaşlı davranmak.
238-Kuş uçurmamak
Hiçbir şeyin veya kimsenin kaçmasına, geçmesine imkân vermemek.
239-Külahını ters giydirmek
Çok kurnaz olmak.
240-Külahları değişmek
Tehdit ederek bozuşmak.
241-Küpünü doldurmak
Eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek.
242-Kürek kadar dili olmak
Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.
243-Laf altında kalmamak
Kendisini rahatsız bir duruma düşüren söze gereken karşılığı verip durumu düzeltmek.
244-Laf işitmek
Azarlanmak, birisi kendisine darılmak
245-Lafa karışmak
Biri veya birileri konuşurken bir başkası konuşmak, konuşmaya katılmak.
246-Lafa tutmak
Yersiz, zamansız ve sürekli konuşarak meşgul etmek, oyalamak.
247-Lokmasını saymak
Sofrada yemek yiyen bir kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek.
248-Lügat paralamak
Konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak.
249-Mahalleyi ayağa kaldırmak
Bağırıp çağırarak konu komşuyu tedirgin etmek.
250-Mantar gibi yerden bitmek
Birdenbire veya kendiliğinden ortaya çıkmak.
251-Masal okumak
İnandırıcı olmayan, oyalayıcı sözlerle kandırmaya çalışmak.
252-Masrafa girmek
Bir iş veya yapım için çok para harcamak.
253-Mekik dokumak
İki nokta veya durum arasında sürekli gidip gelmek.
254-Meteliğe kurşun atmak
Parası kalmamak, hiç parası olmamak.
255-Metelik vermemek
Değer ve önem vermemek, umursamamak, aldırış etmemek.
256-Meydan okumak
Korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmak.
257-Meydana çıkarmak
Açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek.
258-Meydana getirmek
Olmasını sağlamak, oluşturmak.
259-Meydanı boş bulmak
Kendisini engelleyecek kimse görmeyerek aşırı davranışlarda bulunmak.
260-Mum tutturmak
Aşırı disiplin altına almak.
261-Mumla aramak
Çok isteyerek ve özlemle aramak.
262-Muradına ermek
İsteğine kavuşmak, dileği gerçekleşmek, arzusu yerine gelmek
263-Mürekkep yalamak
Çok okumuş, yazmış olmak
264-Nabzına göre şerbet vermek
Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak yolda davranmak.
265-Nabzını tutmak
Düşüncesini, niyetini, eğilimini anlamaya çalışmak.
266-Nabzını yoklamak
Niyetini, düşüncesini, eğilimini anlamaya çalışmak.
267-Nalıncı keseri gibi kendine yontmak
Yaptığı işlerde hep kendi çıkarını düşünmek.
268-Nefes aldırmamak
Dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek.
269-Nefes tüketmek
Uzun uzun ve boş konuşmak.
270-Nefesini tutup beklemek
Heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek.
271-Ne oldum delisi olmak
Ummadığı bir duruma beklemediği bir anda ulaşan kimse çok şımarmak.
272-Not tutmak
Biri söz söylerken başkası onun söylediklerini yazmak.
273-Notunu vermek
Bir kimse için kötü bir kanıya varmak
274-Ocağı batmak
Yuvası yıkılmak veya soyu tükenmek
275-Ocağına düşmek
Birine koruması için sığınmak veya yardım etmesi için yalvarmak
276-Ocağına incir dikmek
Birinin evini barkını dağıtmak
277-Ok yaydan çıkmak
Geri dönülemeyecek bir iş yapmak
278-Olmayacak duaya amin demek
Gerçekleşmeyecek, sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak
279-On paraya on takla atmak
Az miktar para kazanmak için onursuzca bir sürü şey yapmak.
280-On parmağında on marifet olmak
Elinden her iş gelmek, çok becerikli olmak.
281-O tarakta bezi olmamak
O şeyle ilgisi olmamak.
282-Oyuna gelmek
Aldatılmak.
283-Oyunun kurallarını bilmek
Yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgisi olmak.
284-Ölçüyü kaçırmak
Yiyip içmekte veya davranışlarda aşırı gitmek.
285-Ölümü göze almak
Elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak.
286-Ömür çürütmek
Uzun zaman emek vermiş olmak veya boşuna vakit geçirmiş olmak.
287-Ömrü vefa etmemek
Bir sonuca ulaşmadan ölmek.
288-Ömrüne ömür katmak
Sevinmesine, mutlu olmasına sebep olmak.
289-Öpüp başına koymak
Bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak.
290-Pabucunu ters giydirmek
Güç bir duruma sokarak telaş içinde kaçırmak.
291-Pabucu dama atılmak
Kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek.
292-Pabuç kadar dili olmak
Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.
293-Paçayı kurtarmak
Kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak.
294-Paha biçmek
Değerini tahmin etmek veya belirlemek.
295-Pahalıya mal olmak
Çok para, özveri, emek gerektirmek.
296-Paniğe kapılmak
Çok korkmak.
297-Palavra atmak
Abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek.
298-Para saçmak
Gereğinden çok para harcamak.
299-Parasını sokağa atmak
Değeri olmayan bir mala para vermek.
300-Parasıyla rezil olmak
Para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak.
301-Paraya kıymak
Gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.
302-Paraya para dememek
Çok para kazanır olmak.
303-Parmağı ağzında kalmak
Çok şaşırmak hayrete düşmek.
304-Parmağında oynatmak
Birine her istediğini yaptırmak, onu kukla gibi kullanmak.
305-Parmağını bile kıpırdatmamak
Bir iş için hiçbir davranışta bulunmamak.
306-Parmak kaldırmak
Bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını açık bırakarak kapalı eli yukarı kaldırmak.
307-Parmak ısırmak
Büyük şaşkınlık duymak.
308-Parmakla gösterilmek
Seçkin ünlü olmak.
309-Papara yemek
Azar işitmek.
310-Patırtıya pabuç bırakmamak
Önemli bir tehlike yaratmayacağını bildiği kışkırtmalara, yıldırmalara aldırmayıp bildiğini yapmak.
311-Parsayı başkası toplamak
Bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak.
312-Pılı pırtıyı toplamak
Gitmek üzere bütün eşyalarını toplamak.
313-Pire için yorgan yakmak
Önemsiz bir durum karşısında kızarak kendisine daha büyük zarar verecek davranışta bulunmak.
314-Pireyi deve yapmak
Önemsiz bir olayı büyütmek.
315-Post elden gitmek
Bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak.
316-Posta koymak
Birini korkutmak, gözdağı vermek.
317-Postu kurtarmak
Öldürülme tehlikesini atlatmak.
318-Pot kırmak
Yersiz ve karşısındakine dokunacak söz söylemek, gaf yapmak.
319-Punduna getirmek
Bir şeyi yapmak için uygun zamanı ve yeri seçmek.
320-Pusulayı şaşırmak
Güç bir duruma düşerek ne yapacağını bilememek.
321-Put kesilmek
Sessiz ve hareketsiz bir durum almak.
322-Rafa kaldırmak
Savsamak, artık üstünde durmamak, ihmal etmek.
323-Rahat yüzü görmemek
Hiç rahat etmemek.
324-Rayına girmek
Bir iş, bir girişim düzene sokulmak, iyi bir duruma getirilmek.
325-Rengi atmak
Korku, heyecan vb. sebeplerle benzi sararmak.
326-Renk vermemek
Duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek.
327-Renkten renge girmek
Korkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak.
328-Rüzgâr ekip fırtına biçmek
Yaptığı bir kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşmak.
329-Rüzgârdan nem kapmak
En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
330-Saat gibi işlemek
Aksamadan, ara vermeden çalışmak.
331-Saati saatine uymamak
Durumu, huyu sık sık değişmek.
332-Sabrı taşmak
Artık katlanamaz, dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak.
333-Saçına ak düşmek
Saçı ağarmaya başlamak, yaşlanmak.
334-Saçını başını yolmak
Çok üzülmek, üzüntüsünden dövünmek.
335-Saçını süpürge etmek
Kadın özveri ile çalışıp hizmet etmek.
336-Sağ gösterip sol vurmak
Şaşırtmak.
337-Sağ gözünü sol gözünden sakınmak
Çok kıskanç olmak.
338-Safra bastırmak
Açlığını yatıştıracak kadar az bir şey yemek.
339-Sakalı ele vermek
Başkasının sözünden çıkmayacak bir duruma düşmek.
340-Sakalına kar yağmak
Sakalı aklaşmaya başlamak.
341-Sallantıda bırakmak
Bir şeyi sonuca bağlamamak, savsaklamak.
342-Sallantıda kalmak
Bir çözüme bağlanmamak.
343-Saman altından su yürütmek
Belli etmeden iş çevirmek, ortalığı karıştırmak.
344-Sarpa sarmak
Güçlükler ortaya çıkmak, çözülmesi çok güç bir duruma gelmek.
345-Sepet havası çalmak
İşinden çıkarmak, sepetlemek.
346-Sermayeyi kediye yüklemek
Parasını yiyip bitirmek.
347-Sevinci kursağında kalmak
Bir engel sebebiyle hayal kırıklığına uğramak.
348-Sevinçten havalara uçmak
Çok sevinmek.
349-Seyirci kalmak
Bir olay karşısında hiçbir tepki göstermeyerek işe karışmamak.
350-Sıfırdan başlamak
En baştan, hiçbir şeye sahip olmadan bir işe girişmek.
351-Sıfırı tüketmek
Yoksul duruma gelmek, yoksullaşmak.
352-Sırra kadem basmak
Bir kimse ortalıktan yok olmak, ortalıkta görünmemek.
353-Sırtından geçinmek
Geçimini bir kimseden sağlamak.
354-Sırtı yere gelmemek
Bir işte herhangi bir zorluk karşısında sarsılmamak, konumunu kaybetmemek, güçlü olmak.
355-Silip süpürmek
Ne var ne yoksa hepsini yemek.
356-Sineye çekmek
Kötü bir davranış, söz veya olaya ister istemez katlanmak.
357-Sinek avlamak
Müşterisi olmayıp boş oturmak.
358-Son kozunu oynamak
Elinde bulunan son imkânı kullanmak.
359-Son noktayı koymak
Bir işte en son sözü söylemek.
360-Soyup soğana çevirmek
Hiçbir şey bırakmamacasına soymak.
361-Söz vermek
Bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek.
362-Sözü ağzına tıkamak
Birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imkân tanımamak.
363-Sözü ağzında gevelemek
Söylemek istediğini söyleyememek.
364-Sözü dağıtmak
Konuşurken birçok konuya değinerek anlatmak isteği konudan uzaklaşmak.
365-Sucuk gibi ıslanmak
Baştan aşağı ıslanmak.
366-Su gibi ezberlemek
Yanlışsız okuyabilecek kadar ezberlemek.
367-Sudan çıkmış balığa dönmek
Herhangi bir sebeple ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak.
368-Suratından düşen bin parça olmak
Öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak.
369-Suratını ekşitmek
Yüzüne memnun olmadığını belirten bir anlam vermek.
370-Suya götürüp susuz getirmek
Herhangi bir işte akıl, zekâ, deneyim ve kurnazlıkla bir diğerini alt etmek.
371-Suya sabuna dokunmamak
Davranışlarını kimseyi incitmeyecek biçimde ayarlamak.
372-Suyuna gitmek
Bir kimseyi sinirlendirmeyecek biçimde davranmak.
373-Sünger çekmek
Bir şeyi hiç olmamış saymak, silmek, silip atmak, unutmak.
374-Sürüden ayrılmak
Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol tutturmak, herkesin yaptığını yapmamak.
375-Sürüncemede kalmak
Bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamamak.
376-Sütüne havale etmek
İşi, beklenen biçimde yapmasını o kişinin vicdanına bırakmak.
377-Şafak atmak
Öfkelenmek.
378-Şeytana pabucu ters giydirmek
Çok kurnaz olmak.
379-Şeytanın bacağını kırmak
Uğursuzluğu, şanssızlığı, aksiliği yenmek.
380-Şifayı bulmak
Hastalanmak veya hastalığı artmak
381-Taban tepmek
Uzun yol yürümek.
382-Tabanları yağlamak
Uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak.
383-Tadı damağında kalmak
Hoşa giden, zevk alınan bir şeyi unutamamak.
384-Tadı tuzu kalmamak
Eski zevki kalmamak, yavanlaşmak.
385-Tadına doyum olmamak
Herhangi bir şey çok beğenilmek.
386-Tadında bırakmak
Güzel giden bir şeyi tatsız bir duruma sokacak ölçüsüzlüğe vardırmamak.
387-Takıp takıştırmak
Özenerek süslenmek.
388-Tam adamına çatmak
Olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek.
389-Tam üstüne basmak
Doğru olanı, istenileni bulmak.
390-Tarihe karışmak
Unutulmak, yalnız adı kalmak.
391-Tası tarağı toplamak
Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak.
392-Taşı gediğine koymak
Gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak.
393-Tefe koymak
Biri hakkında alaylı dedikodu yapmak.
394-Tencerede pişirip kapağında yemek
Geçinme konusunda var olanla yetinmek.
395-Tepeden bakmak
Küçümsemek.
396-Tepesinde havan dövmek
Üst katta oturan biri, gürültü yaparak alt kattakini rahatsız etmek.
397-Tepesine binmek
Genellikle kendinden daha güçsüz kimseleri ezmek, kötü davranmak.
398-Tepeden tırnağa süzmek
Herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak.
399-Tepesinden kaynar sular dökülmek
Üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak.
400-Tepesinin tası atmak
Birdenbire çok sinirlenmek.
401-Tereciye tere satmak
Birine çok iyi bildiği bir şeyi öğretmeye kalkmak.
402-Ters düşmek
Aykırı durumda olmak, karşıt olmak
403-Ters tarafından kalkmak
Aksiliği, huysuzluğu, tersliği üzerinde olmak.
404-Tersine dönmek
Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak.
405-Teselli bulmak
Avunmak.
406-Tezgâhı kurmak
İşe başlamak üzere çalışma araçlarını hazırlamak, çalışmaya başlamak.
407-Tıka basa doldurmak
Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak.
408-Tıka basa yemek
Mideye sıkıntı verecek kadar çok yemek.
409-Tilki uykusuna yatmak
Uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak.
410-Tongaya basmak
Kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğramak, tuzağa düşmek.
411-Topa tutmak
Kötü eleştiri amaçlı saldırmak.
412-Toz kondurmamak
Bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi kusursuz göstermek.
413-Tozu dumana katmak
Ortalığı altüst etmek.
414-Treni kaçırmak
Bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkânını yitirmek.
415-Turnayı gözünden vurmak
Umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek.
416-Turşusunu kurmak
Bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyamamak.
417-Turşuya dönmek
Çok yorulmak, bitkinleşmek.
418-Tuttuğu dal elinde kalmak
Dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz duruma gelmek.
419-Tuttuğunu koparmak
Becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak.
420-Tuzluya mal olmak
Çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek.
421-Tükürdüğünü yalamak
Verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönmek.
422-Türkü yakmak
Türkü sözünü bestelemek.
423-Tüyleri diken diken olmak
Üşümekten veya korkmaktan vücuttaki kılların dipleri kabarıp kıllar dikilmek.
424-Tüyleri ürpermek
Kötü bir olay, soğuk, gıcıklanma vb. sebeplerle korku veya tiksinti duymak.
425-Ucuz atlatmak
Zor veya tehlikeli durumdan az zararla sıyrılmak.
426-Ucu bucağı olmamak
Başı sonu olmamak.
427-Uçan kuşa borcu olmak
Pek çok kişiye borçlu olma.
428-Umudu boşa çıkmak
Beklentisi, umudu gerçekleşmemek, hayal kırıklığına uğramak.
429-Umudunu kesmek
Artık olacağını beklememek.
430-Uyku bastırmak
Çok uykusu gelmek.
431-Üstünde durmak
Bir işe önem vermek, bir işle yakından ve sürekli ilgilenmek.
432-Üstüne alınmak
Bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak.
433-Üstüne toz kondurmamak
Bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
434-Üstüne üstüne gitmek
Çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.
435-Üstüne vazife olmamak
Görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek.
436-Vakit öldürmek
Zamanı yararsız, gereksiz işlerle veya iş yapmadan geçirmek.
437-Varlıkta darlık çekmek
Herhangi bir engel yüzünden elindeki imkândan yararlanamamak.
438-Vebal altında kalmak
Manevi sorumluluk yüklenmek.
439-Volta atmak
Bir aşağı bir yukarı dolaşmak.
440-Yabancılık çekmek
Bir iş veya çevrede yabancı olmaktan doğan güçlüklere uğramak.
441-Yağmasa da gürlemek
Elinden bir şey gelmese de sözle destek vermek.
442-Yağıp gürlemek
Birden çok sinirlenmek.
443-Yağmur yağarken küpünü doldurmak
Fırsat varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek.
444-Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
Güç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaşmak.
445-Yakasına yapışmak
Hesap sormak veya bir şey istemek için tutup bırakmamak.
446-Yakasını bırakmamak
Bezdirecek kadar üstüne düşmek, rahat vermemek, ısrar etmek.
447-Yakayı ele vermek
Kaçamayarak ele geçmek, yakalanmak.
448-Yakışık almamak
Yerinde olmamak, uygun düşmemek.
449-Yan çizmek
Bir işten kaçmak .
450-Yan gelip yatmak
Bir işe karışmayarak rahatına bakmak, keyfince yaşamak.
451-Yan gözle bakmak
Belli etmeden, göz ucuyla bakmak.
452-Yanına bırakmamak
Cezasız bırakmamak, öç almak.
453-Yanına kâr kalmak
Cezasız kalmak.
454-Yangına körükle gitmek
Gerginliği, uzlaşmazlığı artıracak biçimde davranmak .
455-Yanlış kapı çalmak
İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.
456-Yaraya merhem olmak
Zorunlu ihtiyacı karşılamak.
457-Yaraya tuz biber ekmek
Bir derdin acısını çoğaltmak.
458-Yarı yolda bırakmak
Yapılan yardımı sonuna kadar sürdürmemek.
459-Yaş akıtmak
Ağlamak.
460-Yaş tahtaya basmamak
Bir işte uyanık davranarak aldanmamak.
461-Yatak yorgan yatmak
Ağır hasta olmak.
462-Yaygarayı basmak
Bağırıp çağırmak.
463-Yelkenleri suya indirmek
Direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini benimsemek, kabul etmek.
464-Yer yarılıp içine girmek
Yitirilip bir türlü bulamamak.
465-Yerden yere vurmak
Birine türlü yönlerden saldırarak onu çok aşağılayıcı bir duruma düşürmek.
466-Yere çalmak
Yere atmak, yere fırlatmak.
467-Yeri göğü birbirine katmak
Aşırı telaş yaratmak.
468-Yerin dibine geçmek
Çok utanıp sıkılmak.
469-Yerinde yeller esmek
Artık bulunmamak, yok olmak.
470-Yerle bir etmek
Temeline kadar yok etmek, tahrip etmek.
471-Yeşil ışık yakmak
Uygun olabileceğini, izin verilebileceğini belli etmek.
472-Yılanın kuyruğuna basmak
Kötü bir kimseye kötülük yapacak fırsat vermek.
473-Yıldızları barışmamak
Görüş, duygu ve düşünce bakımından uyuşmamak.
474-Yoluna can vermek
Birinin uğruna ölmek.
475-Yuları birinin elinde olmak
Bir kimsenin davranışları birinin denetiminde, yönetiminde olmak.
476-Yuları ele kaptırmak
Birinin sözünden çıkmayacak duruma gelmek, kendi iradesiyle davranmamak.
477-Yumurta kapıya dayanmak
Yapılacak iş için zaman çok daralmak.
478-Yumurtaya kulp takmak
Bahane bulmakta usta olmak.
479-Yuvasını bozmak
Ev ve aile düzenini dağıtmak.
480-Yük altına girmek
Ağır bir görevi üzerine almak.
481-Yüreği ağzına gelmek
Birdenbire çok korkmak, aşırı korku veya sevinçten fazlasıyla heyecanlanmak, endişelenmek.
482-Yüreği hop etmek
Birdenbire korkup heyecanlanmak.
483-Yüreği kan ağlamak
Derinden acı duymak, çok üzülmek.
484-Yüreğine ateş düşmek
Felakete uğramak, çok üzülmek.
485-Yüreğine su serpmek
Bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak.
486-Yüz verince astar istemek
Kendisine gösterilen küçük bir ilgiden şımararak geniş yetki elde etmeye, daha çok yarar sağlamaya çalışmak.
487-Yüzüne hasret kalmak
Birinden veya bir şeyden yoksun kalmak, özlemek.
488-Yüzüne kan gelmek
Sağlığı yerine gelmek, benzinin solgunluğu geçmek.
489-Yüzünü güldürmek
Birini mutlu etmek, birine iyilik etmek.
490-Yüzünü kara çıkarmak
Birini utandırmak.
491-Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
Uzun sürmüş bir işi bitirmek üzere olmak.
492-Zeval vermemek
Yok etmemek, sona erdirmemek.
493-Zeytinyağı gibi üste çıkmak
Bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklı çıkarmaya çalışmak.
494-Zıvanadan çıkmak
Çok sinirlenmek, öfkelenmek.
495-Zihnini kurcalamak
Bir şey sık sık hatırlanıp insanı düşündürmek.
496-Zil takıp oynamak
Çok sevindiğini belli etmek.
497-Zirveye çıkmak
En üst düzeyde ilgi çekmek, herkes tarafından konuşulur olmak.
498-Zokayı yutmak
Aldatılarak büyük zarara uğramak.
499-Züğürt tesellisi
Kavuştuğu önemsiz şeyin,eldeedemediği önemli şeyleri aratmadığını söyleyerek kendini avutma.
500-Zülfü yare dokunmak
Kırılması doğru olmayan kişileri gücendirecek söz söylemek, davranışta bulunmak.